11 Haziran 2008 Çarşamba

Kreşsel....

Okullu oğlum okula, anne-baba işe.

Mercan Deniz 15 mayıs çarşamba günü kreşte ilk gününü geçirdi. Bu geçiş ani olmasına karşın, olumlu neticelerini de ani alarak korktuğumuzun başına gelmemesini ummak çok peş peşe oldu dolayısıyla.

14 mayıs salı günü, bir tanıdık vasıtasıyla, daha önceleri hep gördüğüm ancak 3 yaş altına bakmadıklarını düşündüğüm kreşe görüşmek üzere gittik. Gezdik, yetkilileri ve öğretmenleri ile görüştük. Sevgi yumağına kapılıp döne döne evimize geldik o görüşmenin sonunda.

Kreş, çok katlı bir binadan ibaret. Bahçeli. Yaş gruplarına göre ayrılmış katlarda, uyku, oyun salonları ayrı. Her yavrunun yatağı, kendine özel eşyaların konacağı dolapları mevcut. Her yer temiz ve özenle döşenmişti. Bizi gezdiren öğretmen öyle sevindirik bir insandı ki, gezdirirken kreşi tanıtması bende, kreşteki günlük yaşamın videosunu izlemişim izlenimini verdi.

Ve ilk görüşmede herkese pas vermeyen oğluş Mercan, gülücük öpücük göz kırpma şeklinde herkese boncuk dağıtmaya başlamıştı.

Eğer Mercan bu şekilde kendini mutlu ve huzurlu hissetmeseydi o dakikalarda bu ani kararı veremezdik tabii. Oğlumuza güvendik ve yetkili ile anlaşarak, 15 mayıs çarşamba itibari ile kreşe başlamasına karar verdik.

Mercoş artık sabahları servis ile evinden alınıyor. "Aşkıııım günaydın, birtanem bebeğim" diyen gülen yüzler kucaklıyor onu serviste. İçim ısınıyor.

Tabi ilk günler biraz surat astı, mızmızlandı. Sabah sabah bir başka ele teslim edilmek huzursuzluk yarattı. Bende "acaba yanlış mı yaptık" diye bir düşünce belirdi. Ancak o ilk günün akşamı onu kreşten almaya gittiğimizde, gün içinde Mercan'ın oyunlara katıldığı, yemeğini yediği sadece uykuya dalarken sorun yaşadığı ancak günlerinin oldukça iyi geçtiğini öğrendim. Aslı olay evdeydi.

Eve gidip yemeğini hazırladık oğlumun. Ve Mercan inanılmaz bir şekilde, coşkuyla mama tabağını istedi, heyecanla yemeğe yumuldu. Çok mutluydu. Açlık değildi bu. Aç kalmışlıktan, bütün gün birşey yiyememiş olmaktan kaynaklı bir yemeğe yumulma durumu söz konusu değildi. Mercan değişmişti. Blı bla bla konuşup şarkılar söylüyor, dans ediyordu. Yüzü güleç, huzurlu, mutlu, sevilmeye doymuş, günü güzel geçmişti oğlumun.

1 yıldır yapamadığımız şeyi yaptık o gün. Güle oynaya, oyuncaklara veya maymunluğa gereksinim duymadan yemek yedik. Sonra biraz oyun oynadık ve güzelce uykuya daldık.

"ne doğru bir karar vermişiz, Mercan çok mutlu".

Ve bir düzenimiz oldu bu sayede. Zaten kreşlerin esası, düzen. Miş... Her sabah bahçede jimnastik yapıyor, ardından tüm çocuklar yemek salonunda kahvaltıya alınıyorlar. Sonra öğle uykusu. Uyanınca oyun salonlarında oyun, bahçede gezip hava almaca, öğle yemeği... derken..

Yalnız ilk haftasonumuz fiyaskoydu. Utanıyorum söylemeye ama Mercan ilk haftasonunda bizden ciddi ciddi sıkıldı. Kreşte olduğu gibi kapsamlı ve katılımın yüksek olduğu hareketli bir aktivitemiz olmadığı için baydık çocuğu. Söylendi, surat astı... Enerji fazlası vardı ve gece uyumadı. Sonra hafta başında tekrar düzene girdik.

Anladım ki, kreş veya oyun grubu gibi çocukların sosyalleşmesi konusunda katkısı olduğu söylenen kurumların gerçekten faydası büyük. Onlarla kurmaya çalıştıkları, veya kendilerine yönelik kurulmaya çalışılan iletişim yolları çocuğun kendini ifade etmesine büyük katkıda bulunuyor. Uyku ve beslenme gibi hayati önemi büyük kaliteli olması gereken zaman dilimlerinin saati saatine uygulanmasının da rolü oldukça büyük. Kesinlikle evde bizlerin -en azından benim-uygulamaya çalışıp da illa ki bir şekilde şaşmalara kurban giden düzenimize benzemiyor.

"Çocuklar rutini sever" diye bir makale okumuştum sanıyorum Meran daha doğmadan. Doğumundan itibaren de çok kez bazı rutinler oluşturmaya çalıştım. Ama hep kaynadı gitti. Ben mi istikrarsızdım, yoruldum mu yoksa çoğumuzun başına gelen bir ev halimiydi bu bilemiyorum. Ama oğlumun da büyük bir rutine ihtiyacı olduğunu anladım.

İmkanı olan herkese çocuklarını oyun gruplarına dahil etmelerini veya hatta ileri gidip kreşe bile vermelerini öneriyorum. Ancak kreş önemli. "Çocukları seviyorum" diye işe alınmış, ebeveynlere "öğretmen" olarak tanıtılan insanların barındığı çokça kurum vardır, inanıyorum.

Evet çocukları sevmesi esas o i kişinin. Fakat çocuk gelişimi eğitimi almış birilerinin olması şart. Onlar anne gibi şefkatli ve bizim -annelerin- olamayacağı kadar mantıklı oluyorlar.
Duyguları sömürülerek köpek edilen biz anneleriz. Çocuklar bu yolla yetişkinleri kullanmanın yollarını keşfediyorlar. Kreşteki öğretmenler buna fırsat vermiyorlar. Zaten fırsat vermeye kalmıyor çünkü çocuklar onları kullanmaya gerek görmüyorlar. Kreşte çocuklar da olmaları gerektiği kadar çocuk davranıyorlar, birer ömür törpüsüne dönüşmüyorlar. Dudak büküp, boyun eğip ezik ezik bakmıyorlar öğretmenlerine. Karnı açsa yemeğini yiyiyor, uyku saati geldiğinde giydirilip yatağına yatırıldığı vakit mışıl mışıl uyuyorlar. Gün içinde duygu istismarına uğratacakları adam bulamadıklarından da akşam ebeveynlerine fazla güçlük çıkarmıyorlar.

Kreşteki günlük yaşama ilişkin veya kreşin genel görünümünden fotoğraflar paylaşmak istiyorum, hemide çok!!! Ama malesef gün içinde çocukların ebeveynleri ile görüşmeleri yasak. Çünkü o vakit adaptasyonları bozuluyor ve biraz huysuzluk edebiliyorlarmış. Bizde buna uyuyoruz. Yani hiç "ben oğlumu görmek istiyorum, huzursuzluk yapmaz benim çocuğum, kendinize güvenmiyormusunuz" gibi bir diyaloğa girmedim çünkü zaten tüm gün internetten kreşi izleme imkanımız var :))

Teknik bir yazı olmasa da, bir annenin ağzından uygun bir kreş bulunduğu takdirde ne türden bir değişime girileceğine dair yol gösterici bir yazı oldu sanırım. Biz çok rahatız. Oğlum besleniyor, uykusunu uyuyor, oyun oynuyor. Eve mutlu geliyor.

Bir anne daha ne ister ki?

Birde malum yaz.. İstanbul çok sıcak. Erkek bebekler kafadan terleme problemli.
Oğlumun güzel saçlarını kestirdik :(
Alışması güç oldu. "Kimin çocuğu buuu!!??"


2 yorum:

  1. ah bizim paşanında saçlarını bugün yarın kestiricez:( insan neden bu kadar üzülüyor acaba bu saç olayına:)

    YanıtlaSil
  2. Derya selam,
    çok sevindim kreşte mutlu olmasına. Rica etsem bu kreşin hangi kreş olduğunu bana yazabilir misin?
    Çok teşekkürler,
    Özlem
    ozlemerguz@yahoo.com

    YanıtlaSil