13 Ocak 2016 Çarşamba

Kuş kanadında umut dolu bir yıl olsun

Müessesemden 2016 yılı takvimi. Üzerinde güzel planlar yapmanız, tatlı ilkleri işaretlemeniz, en anlamlı yıldönümlerini kalp içine almanız dileğiyle...



Yukarıdaki görseli tıklayıp büyük halini sağ klik ile kaydederseniz
en yakın printer veya ozalitçiden print edebilirsiniz



5 Şubat 2014 Çarşamba

Cambaz

Cambaz

Bir ipin üstündeyim,
Dengede duramıyorum.
İleri gidemiyor, geri dönemiyorum.
"Atlasam" diye de düşündüğüm oldu...
Keza "sendelesem de düşsem"!

Bir ipin üstündeyim,
Dengede duramıyorum!


16 Ocak 2014 Perşembe

Bir şey olsun.. sevilesi

Yaklaşık 1 yıldır kedi arıyoruz ailecek. Eve bir kedi... Ama petshoptan ordan buradan değil, sokaktan.. Hani annesinden alınmış da terkedilmiş, bakıma ilgiye sevgiye muhtaç bir kedicik. Lakin yok! Bulamadık o kediyi. 

Aradan zaman geçti. Kedi olan evi pis ve tiksindirici bulan iğrenç insanların "kedi alırsanız hayatta gelmem"lerine inat aramaya devam ettik. Zaten çokta umrumuzdaydı açıkçası! Fakat tüm ısrarlarımıza rağmen bulamadık. 

Bulamadık, bulamadık ama birşey farkettik. Aradığımız şey, kolay yoldan "kedi" diye sıfatlandırdığımız aslında teorik olarak aileye katılacak yeni bir sevgi öğesiydi. 

Yani sevilecek 'bir şey daha' idi.

31 Ekim 2013 Perşembe

Selam verip kaçmak

deryamercani.blogspot.com adresinin başkası tarafından alındığını görünce hüzünlendim. Salak kafam, madem blogu taşıdın adresi boşta bırakmasana!

Zaten deryamercanı'nın içeriğini taşıma işi sürekli oğlana dair yazamamaktan veya "velevki yarın öbür gün başka bir çocuğum olsa ona da ayrı blog mu açacağım yahu?" düşüncesinden çıkmıştı.

Kararsızım işte hala kararsız, o blog kalsaydı kendi saçmalamalarıma başka blogmu açaydım diye düşünür dururum. Sonra artık oturup yazamadığımı, nereye veya neden yazdığımı sorgular haldeki gidiş gelişlerimi hatırlar geçer giderdim.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Anti Ares'e yakarış

Yazmakla ilgili görevleriniz veya sorumluluklarınız yoksa yazmak zorlaşabilir, hatta bir zaman sonra yüzsüzlük etmemek için yazılmayabilir bile...

31 Mayıs Cuma sabahı twitter sallanıyor. #occupygezi, #direngezi almış yürümüş. DHA'nın sitesinden kısmen canlı, kısmen bir kaç saat öncesini aktarır görüntüleri izliyorum. Gezi padişahın emriyle boşaltılmış, insanlar sağa sola savrulmuş, polis parkın girişlerine barikat kurmuş, Kızılkayalar'ın önündeki durakta 5 genç. Biri TOMA'ya dayılanıyor, tazyikli suyla durağa fışkırıyor. Bu görüntüleri izlerken ertesi günün cumartesi olduğunu farkettim, "yarın büyük olay olacak" dedim.

4 Nisan 2013 Perşembe

Mission: Impossible

Bira bardağını suluboya yaparken kullanmak mı hata
Yoksa uzun zamandır bira içmediğini bile bile o bardaktan medet ummakmı?

* * *

Basit bir şekilde işim bittiğinde bardağı boşaltarak oluşabilecek dalgınlığa bağlı kazaları önleyebilirdim.

Neyse ölen veya yaralanan yok.

* * *

Gelir bahar ayları gevşer gönül yayları derler de, baharın bozduğu ender insanlardan biriyim sanırım. 3 gündür bitmek tükenmek bilmeyen başağrısı, sabah yataktan kalkamayan beden, tembelleşmiş, üşengeç kişilik...!

21 Mart 2013 Perşembe

Newroz pîroz be!


Efendim siz bilmezsiniz, Abdulhaluk Mehmet Çay vardır. 93 yılında "Her Yönüyle Kürt Dosyası"sını kaleme almıştır. "Kürt yoktur" diye yazdığı bu tezle doçent, profesör hatta sonra da bakan olmuştur. 

Ne güzel yazmıştır.. Kürt yoktur ya.. Kürt'ler kart kurt eden dağ adamlarıdır!

Zat-ı muhterem ile "Nevruz" isimli kitabıyla tanıştım. Nevruz'u ortadoğudan asya'ya her kıtaya helal  kılmış, tüm mitolojilerdeki nevruz kutlanımını saygıyla anmış, tüm kavimlerde, dinlerde, inanışlarda izlerini sürmüş; lakin sıra kürtlere gelince "hadi canım ordan" demekten farksız kalmıştır. Demirci Kawa'da kart kurt eden mitolojik bir karakterdir ve aslı astarı olmayan birşeydir! (Hayır burada gücüme giden Ergenekon Destanı'nı kitap boyunca ciddi bir referans alıyor, destandaki tarihi olayların akislerini çin kaynaklarında da görülebileceğini kendi kalemiyle yazıyor ancak hala Türk, Türk, Türk diyor olması)

20 Mart 2013 Çarşamba

Kuşlarım özgürlüğüm olsa...?


Günler deli gibi geçiyor. Ofis yaşantısını bırakalı beri biraz hengamenin altında biraz boşlukta hissettim kendimi. Hengamenin adı "ev"di. Okula çocuk teslimi, ev (yaşayan organizma)in gündelik işleri, az-çok kendi masa başı işlerim, okuldan çocuk teslimi, okulda doymamış çocuğu doyurma (eğitsel anlamda) girişimleri, etkinlik, deney vs. araştırmaları (arada okuma yazmayı öğrettim bu arada Mercan'a), yemek hazırla, ay orası tozlanmış vah burası lekelenmiş tripleri, her akşam minimum 3 hikaye okuma faslı ve nihayet 21:00 itibariyle sadece ben. 

E ne yapayım ben?

8 Mart 2013 Cuma

Mücadele ile...



"Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır" lafını yakalıyor ya ucundan...

Aleida March; Ernesto Che Guevara'nın ikinci eşidir. Küba Devriminden önce, ama devrime giden o engebeli yollardan birinde.. Escambray Dağları'nda kesişir yolları. Aleida'da Las Villas'ta, devrimin şehir faaliyetlerini su altından yürüten bir gerilladır.

Onların tanışmalarından sonra ilişkilerinin nasıl geliştiğine ilişkin tüm tanıkların ortak olduğu görüş şuydu; "ilişkileri mücadele içinde gelişti".

Devrimden sonra da evlenirler. Dört çocukları olur. 

Aleida; normal bir hayat sürebilecek iken (dağlara çıkmadan önce şehirde öğretmendir) sahip olduklarını yitirmeyi göze alarak, elindekiyle yetinmenin ahmaklık olduğunu düşünerek ve en önemlisi devrime inanarak ilham vericidir. Che gibi bir keçinin arkasında durabildiği, bekleyebildiği, sisteme isyan ederken bu adama isyan etmeyişiyle ilham vericidir.

Bu yılki Dünya Emekçi Kadınlar Günü notumuz da bu olsun.

Not: Ernesto'ya (evet bizim ernosto, alt komşunun büyük oğlu gibi)(şaka) fena halde sarmış durumdayım. Devrimi, özellikle Küba Devrimi'ni, o devrime inanan kişilerin her birini ve azimlerini anladıkça insan; Adile Naşit'li aile filmi izlemişçesine bir duygu selinin içinde buluyor kendini. Paco Ignacio Taibo'nun "Nam-ı Diğer Che"sini okuduktan sonra oldu tüm bunlar. Defalarca okuduğum sayfalar, anektodlar oldu. Üzerine "Dünya Adaleti"ni okudum ve "Bir Savaşçının Günlüğü'nü" okuyacak iken durdum. Zira günlüklerin çoğunu ilk adını verdiğim kitapta okumuştum. Motorsiklet Günlükleri'ni edinebilirim belki yakın zamanda. Ernesto'nun karakteri ilgi çekici. 



Neyse bunlar başka zaman...

1 Mart 2013 Cuma

Aras Kuş Cenneti'nin bir "sonu" olmamalı.

Kibir değildir de nedir; sahip olduğu teknoloji, bilgi birikiminin kuvvet denemesi doğa üzerinde yapmak?

"İnsanlık" ve insanlığın refahı için vurulan her balta, devrilen her ağaç dönüp dolaşıp yine insanın ciğerlerinden çıkmıyor mu?

Sevgili Meltem yakın zamanda başlayacak ve kesinlikle karşı durulması gereken bir "insan için doğa katli" durumunu kaleme almış, hatta almakla kalmamış bu hareketin önüne geçmek için gönderilecek kartpostalları resimlemiş.