6 Haziran 2012 Çarşamba

Tercihler ve aile içi meseleler


Bu hafta iki şey beni çok düşündürdü, medyanın, basının ve sosyal mecranın kaynattığı şeyleri dışında.

1.si Mercan'ı berbere götürmem oldu. 5 yaşına gelmiş olmasına rağmen ilk defa ben götürecektim. Daha önce neden götürmediğim, erkek berberlerinin dükkana giren dişi kişileri yiyebileceği yanılsaması, küçükken edindiğim 'erkek berberi' izlenimlerim... Tümü geçti aklımdan. Hepi topu berberdi canım, niye gitmiyormuşum ki?
Üstelik kadın kuaföründen daha girilebilir biryer bence. 'orasını' ilk defa nasıl ağdayla aldırdığının hiç de merak uyandırmayan tuhaf hikayesi bir yana dursun, dükkandan çıkan dişinin arkasından dedikodusunu yapmalar, bi yavşaklık, yumuşamışlık, laubali haller... Öyle ki kuaföre gitmememin en önemli sebebidir, saçımla muhattap olması gereken adamın, bıt bıt bıt konuşma çabası!

Hayır erkek kuaförleri daha güzel abi, delikanlı bir şekilde traş mı, saç mı ne istedin, halledip çıkıveriyosun. Dedikodu yok, en fazla fenerbahçe ile galatasarayı, şike davasını vs. konuşuyorlar. Olabilir, futbol ve fanatizm konusunda despot olsamda dinleyebilirim. Bacak arasındaki tüylerin akıbetinden daha eğlenceli!

Sonra şöyle birşey oldu... Mercan her zaman babasıyla gittiği berbere gitmek istedi, bende sokağımızda bulunan ve sıra olmayan berberi görünce "hadi gel bu seferde buraya gidelim, deneyelim" dedim.. Sanki çok tecrübem varmış gibi. Mercan buna çok bozuldu, "ya benim berberim.." falan yaptı.

Traş olurkende defalarca bana ters ters baktı, onunla uğraşan delikanlı duymasın diye (kibar, düşünceli çocuk) neredeyse sessizce "ben kendi berberime gidicektim!" dedi, "beni ne hallere düşürdün kadın!" der gibiydi...

Tamam oğlum, dedim söz! Bir daha kesinlikle senin berberine...

5 yaşındaki çocuğun bile kişisel tercihlerine yönelik seçimleri, kıstasları, alışkanlıkları gayet ciddiye alınmalıymış.

Tabi burada hemen Mehmet'in sözleri kulaklarımda yankılandı "o da bir birey, ona saygı duy"..

Öf iyi tamam be, dur sus şimdi..

2. olay ise 'çocuktan al haberi' mevzuu.. Okul dönüşü sohbetlerimiz neticesinde artık hangi çocuğun ailesi öcü böcülerin gölgesinde hakimiyet kuruyor, kimin babasının küfür lügatı ne kadar geniş, kimin ahlak anlayışı cehennemde yanmayla ilintili anlıyorum..

Bu haftada bununla ilgili 2 olay yaşadık. İlki pazartesi günü Mercan'ın yine "allah varmı" demesiyle yaşandı. 3 tane çocuk "allah bizi yakar" diye köşeye sıkıştırmışlar Mercan'ı. Bunun iç yüzünü öğrenmek için öğretmene gitmedim -bu seferlik-, ama bir daha olursa bunun sebebinin o olduğuna onu inandıracağım! Bir süre bu konuda konuştuk yine, onu rahatlattım. En azından sadece yakmaya yarayan bir allaha inanmak zorunda olmadığı konusunda ikna oldu tekrar.

2. olay da, Mercan'ın gün içinde öğrendiği kötü bir sözü ne olduğunu bilmediği için babasına söylemesiyle yaşandı. Zavallı çocuğum ne söylediğin şeyin anlamını ne de nasıl söylendiğini bilmediği için okul çıkışında Mehmet'e "benemengin oğlu" demiş, Mehmet de anlamamış tabi, tekrar tekrar söyleterek ne söylemiş olabileceğini anlamaya çalışmış. Anladığında ise "nereden duydun bun" demiş tabi doğal olarak, o da o esnada oraya ayakkabısını giymekte olan arkadaşının adını söyleyivermiş. O çocuğun babası da orada..

4'lü tuhaf bir bakışma yaşamışlar...

Buradan da ne anlıyoruz?

Okul sürekli kaynayan bir aşure tenceresi gibi. İçinde birsürü farklı şey var. Eğer bir ebeveyn olarak sürekli karıştırmazsanız dibi bir yerden illa ki tutar!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder