25 Temmuz 2012 Çarşamba

Kitaplar ve çift kuyruklu denizkızları

Sıcaklar bastırdığından beri iki satır dahi yazamıyorum. Sıcaktan ziyade koşulları zorlaştıran nem oranı, nefes alma güçlüğü, dayandığın/oturduğun yere yapışma durumu. Hele benim gibi yaz aylarından nefret eden biri için imana gelip yağmur duasına çıkılası bir durum! Henüz denemedim

Son posttan bu yana, daha önce bahsettiğim ve her elimi atışımda bir şekilde karambole giden şu kitabı okudum farklı duygularla. Bir yandan "taraflı mı yazmış" diye satır aralarında falso aramalar, bir yandan mantık yürütmeler ve arada google kazan ben kepçe araştırmalarla kitabın adı gibi; gözyaşlarıyla bitirdim. Milliyetçiliği pis kaka gibi gösteren ama önlü arkalı milliyetçiliğe bulanmış ve gerçekten taraflı yazarların, yakılıp kaybedilmekten son anda yırtmış belgelere dayanarak tamamen sipariş üzerine yazdığı kitaplardan 1915 olaylarına ilişkin tabi ki tek bir fikir sahibi olunabilir.
Ancak ben söz konusu kitabı okuduktan sonra tarafsız bir şekilde, yani Türk olduğu için Türklüğü yüceltme çabasıyla yazılmayan kitaplar olduğunu da gördüm. Çünkü okuduklarım, zaten kalıp olarak kafamdaki fikrin; Türk veya Ermeni olmadığı halde, konuyla hiçbir alakası yok iken olayların arasında kalan ve tamamen insani duygularının hassasiyeti yüzünden sürece müdahil olmuş birinin kaleminden çıkanların yoldaşı oldu.

Neyse, bu olaylar bu postun konusu olmasın, hatırladıkça kötü oluyorum.



Bu kitap bitince aslında dediğim gibi konuyla ilgili başka kitaplar edinip okumaktı amacım ama sıcak hava, o hararetli yılları ve kasveti kaldırmıyordu bünyemde o yüzden haftasonu kitapevinde gördüğüm bu küçük kitapla farklı bir soluk getirdim. Stephen Hawking'e ait bir kitabın evde olmayışını hatırladım hatta alırken... Neden yoktu? Neyse bundan sonra olacaktı... Kitap çeşitli makale ve konuşmalarından derleme bir kitap, girişinde kendi çocukluğundan ve ailesinden, eğitim hayatından, karşılaştıkları, kurcaladıklarından, dünya savaşı dönemi zorluklarından, hastalığından ve akamedik yol alışından bahsediyor. Böyle o 20-30 sayfalık bölüm Meraklı Zihinler kitabında hissettiğim boşluğu doldurmuş oldu. 

Bu kitapta 3 günde gluk gluk şeklinde soğuk bira gibi içildi, içim ferahladı. Hatta dün şu karikatürü görünce gülmekten oturduğum yerden düşüyordum.

Stephen Hawking'in sandalyeden kalktığı an;


* * *
Bu da bitince sevgili Sevgilime "bir kitap at bana yukardan" dememle okumadığım ötelenmiş bir kitabı nihayetinde elime alacağım için heyecanlıydım ama ata ata Alain Badiou'nun Etik'ini attı :)) "Hayır bu olmaz" mı diyeyim, "yok be anam yemedi bi 8 sene okurum ben bunu mu" diyeyim diye içsel konuşmalardan sonra "aa süper bunu yarım bırakmıştım" dedim. Halbuki kitabı 20 sayfa okuyup terk etmiştim. Çünkü Badiou'nun dili son bir kaç yıldır kaldıramadığım şekilde matruşka. Burada matruşka benzetmesi doğaçlama gelişti. Nedeni Badiou'nun her "hakikat" deyişinden sonra sorgulamalarla 7-8 katman derine inmesi ve ortalama 16 sayfa sonunda ben neyin hakikatinden bahsettiğini unuttuğum anda neticeye gelmesi. Ama aldım elime, okuyorum. Evet kocamı seviyorum, "hayır bunu okuyamayacağım" diyemedim.

* * *
Tatile 1 ay var (bizim için). Kimileri yazın tamamını tatil ile geçirirken bizim kısıtlı zaman diliminde zorla gidebiliyor olmamız, hayat düsturumuzun tersine bir hareket aslında. Buda büyük ihtimalle salaklığımızdan. "Yaşlanınca tatil yapıcaz artık" demiyorum, son 10 yılda mevsimsel ısı seviyelerinin tavan yapması, yaz aylarının aşırı nemli geçmesi falan fazla yaşlanmayı beklemeyeceğimizi gösteriyor.

He ne diyordum? Evet tatile 1 ay var. Mercan 1.5 aydır yüzmeye giderek suda debelenme ihtiyacını gideriyor. Akşamları da terası yıkayarak ben serinlemeye çalışıyorum. Sabah akşam duşa girme, hatta duştan çıkıp üst baş giyinene kadar terleme hallerinden duş üstü duş diye bir durum bile vuku bulabiliyor bazen.

Bizimse denizle işimiz yok. Biz iki sevgili şuursuzca bir şezlonga uzanmak ve 'büyük şehirde olmama' halinin sessizliğini dinlemek istiyoruz sadece. Ve alelacele bir işi daha halletmek isteyen 'hiperanne' görevini bir kenara bırakıp geniş geniş oğlumla oynamak istiyorum. 

Okumak istediğim 2 nadide kitabım var, gerçi değil ikisini birini bile tatildeyken okuyabileceğimi hiç sanmıyorum. 
* * *

Bu posta sulu sulu bir görsel iliştirmek isterken, her zaman yaptığım gibi aradığım şeyin ekseninden çıkıp başka linklere tıklayıp durduğumdan şununla karşılaştım.

İllüstrasyonda daha önce başka betimlemelerde görmediğim birşey gördüm. Denizkızının kuyruğu, iki bacaktan yola çıkılarak çizilmişti. Yani genelde denizkızlarının alt gövdesi tek parça olur ancak burada iki bacağı temsilen iki kuyruk var.

Bu "olsa olsa bu kadar olur lan, daha da olmaz" diye düşünmenin bir ürünü mü, yoksa tıpkı 5-6 yaş çocuklardaki gibi düşüncenin ve fikir yürütmenin yalınlığından mı kaynaklı? 

3 yorum:

  1. Ne güzel mırıdanmalar...:)

    S. Hawking kışlık yazarlardan bana göre. Ne kafanı yoracaksın, sanane kuantumdan, evrenin sınırlarından, matematikten fizikten.. bu sıcakların ortasında:) Çık sevgilinle tatile, Mercan Bey'in eline bir kova bir kürek ver, siyah gözlüklerinizle mayolarınızı kuşanın, uzanın side ya da alanya sahillerinde birer şezlonga, alın elinize birer (mesela örneğin) onur caymaz'dan birşeyler....

    Neyse, akıl veren akla muhtaç bu aralar! Size iyi tatiller, mutlu yazlar gönderiyorum güneyden esen ağbi rüzgarıyla:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abi senin ordan da nemli gelir hava, yollama buranın nemi kafi :))

      S.Hawking'in kitabını kışın okusam beynim uyuşur herhalde, aşırı sıcaklarda kafamın basmadığı şeyleri okuyarak şok etkisi yaratıyorum kendimce işte :) ama önerini dikkate alacağım, hatta linke tıkladım şimdi bakınacağım.

      Sil
  2. ha unutmadan, deniz kızı...
    yanakları al al, ayakları pul pul olmuş, sadece hayal kuruyor, S. Hwking kitabını okumak yerine, S.Hawking'e kitap konusu olmayı seçmiş. Deniz kızları bilir işini:)

    YanıtlaSil