26 Şubat 2007 Pazartesi

Seni Seviyorum


Geldiğin gün su içmeye halin yoktu
Sesin çıkmazdı, arkamızdan sinsi gelir sonra tarafımızdan ezilerek adeta korna gibi öterdin.
Süt içmeyi hiç bilemezdin
Ne eldivenler deldik
Ne biberonlar aldık sana içesin diye
Sen kafanı göğsüme dayayıp uyumayı tercih ettin

Gözlerin kapalı, yüzün gözün yara içinde
Ne çirkin birşeydin öyle!

Her sabah uyanıp bekledin kutunda, biri gelip alsın seni diye..
Ne gören gözün, ne koku alan burnun vardı
Başka çaren mi vardı mum gibi dikilmekten başka

"Ölecek bu" dedik
"Yazık, ölecek!"


3. gün çızırtılı birtakım sesler
Şimdi hatırlamıyorum 5 veya 6. gün hırıl hırıl seslerle yatağımdaydın, kıllı kızım kokumuzu almayı başarmış ve yatağımıza gelmiş!

Ne büyük mutluluk

Ama bir de boğazına birşeyler gitse!!!

Bir tasmacık aldık sana.
Çıngıraklı
Gittiğin geldiğin yeri duyalım da ezmeyelim seni diye...

Aldığımız gün o kürdan boynuna uysun diye kaç delik açtık bilmiyorum.

Ama geçen zamanla o delikleri bir bir nasıl doldurduğunu hiç bilmiyorum!

Gün geldi büyüdün, tabiri caiz ise resmen kocaya kaçtın

Ben "öldü kızım" diye balkonlarda ağlarken sen kimlerle fink attın

Yapma Şelale, dur şelale, hayır şelale, geber şelale... diye bağırmalar
Her zaman tam vaktinde akla gelen sırnaşmalar

Dilerim sırnaştığında bacağını savurmasın kimse sana
Dilerim akşamları babacığın gibi ellerinde saç fırçası, çirkin tüylerini tarasınlar
Dilerim saatlerce sana top atıp oyun oynayabilsinler

"Bir kaç gün sonra geçer" diyoruz şimdilerde ancak, bilmiyorum geçecek mi?
Her yerde, ve herşeyde senden izler var.

Başta koltuklarım olmaz üzere :)

Sabah beni uyandıran yok, yediğim yemeğe musallat olan, kek hamurunu kaseden sıyırmaya ortağım yok!

Sarı köpüş emekli oldu!
Ama hiç bir yırtığını dikmedim. Belki baktığımda daha çok ağlamak için..

Her sene elime aldığımda "ah şelale" deyip iç geçireceğim yılbaşı süslerimiz
Ve minyatür bir de çam ağacımız var

Sağdaki soldaki hiç bir süs eşyam sağlam değil, gözü çıkan mı ararsın, tüyü yolunan mı, dalı kemirilmiş mi..?

Evin bir parçasıymışsın da haberim yok.

Sabah tüm bunları Mercan'a anlatırken ve "herşey senin için..." bla bla.. sı yaparken anladım ki Şelalem, "kıllı kızım" diye sevdiğim bir kediden çok gerçekten benim kıllı kızımmış.

Paylaşamadığımız battaniyeler, kızdığımda gidip sığındığı sabahlığım..

Evimi yakıp gidesim geliyor şu an, onu evinden ettim diye.

Daha fazla duygu paylaşımı yapamayacağım, sözün bittiği yerdeyim sanırım.

Sevgi bambaşka bir şey.
Sevilen bir kıllı kız olsa bile :'(

3 yorum:

  1. Killi kizin, Selale evden mi kacti? sen mi kovaladin? birine mi verdin Derya? Ne guzel yazmissin, duygulandim... kedileri de hic sevmem ha!

    YanıtlaSil
  2. walla benimde kedi aşkımı coşturdun, aslında bende çok sevmem..ama iran kedilerine bayılıyorum...
    anlaşılan senin kız manitasının kollarında mutlu... yani dilerim öyledir :))

    YanıtlaSil
  3. Yaaaaaaaa....walla ağlamaklı oldum çünkü aklıma benim biricik basrimi getirttin...o da öyle elektriklerin kesik olduğu bir yaz gecesinde bizim evin verandasında otururken ben sırnaşıverdi bacaklarıma:(((ama büyüyünce manita yapıp kaçtı o da:(
    aradan 6 yıl geçmesine rağmen onu çok özlüyoruuuuuuum:(
    Allah sabır versin deryacım zor çok zor alışmak yokluklarına....
    sevgiler!!!

    YanıtlaSil