Her hafta Prison Break ve Heroes'un hangi gün olduğunu unutmam gibi kengi bloguma gelip, "yeni bir şey var mı?"diye bakıp çıkmamı da normal karşılıyorum artık. Gün gelir gün geçer dedik, e geçer tabi sayılı gün ne de olsa.. Hoş neyi neden saydığımızdan pek emin değilim artık, zamane bebeleri keyfe keder gelebiliyorlar, ve yine günümüz dr.'ları malesef aklıma gelen onlarca düşünceden biri nedeniyle annenin ödünü patlatıp onu apar topar sezeryan ile doğuma yöneltebiliyorlar..
Yani bu durumda ben neyi sayıyorum?
Siz kimsiniz?
:))
Emin olduğum tek şey aşk.
Öyle bir aşk ki, bu güne kadar aşk diye yiyip içtiğim, sırtımı yaslayıp, yüzümü verdiğim şey neydi bilmiyorum.
Aşk tam önümde. İşte.. şu satırları yazarken çarpan kollarım yüzünden gerçekleştirdiğim eylemi tanıdık buluyor aşkım.
Aşk gözümü kör ediyor. Öyle ki; ayaklarımı göremiyorum :)
Aşk sesime yanıt veriyor, aşk önceliklerimi tanıyor, aşk en sevdiğim şarkılara eşlik ediyor...
Aşkım bazen öyle saçmalıyor ki, kıçı başı nerede aklım karışıyor. Bazen yakalayacak gibi oluyorum.. O da dalga geçer gibi geri çekiyor.
Aşkım oğlum. Yüzünü görmediğim ve bir 9 ay daha görmeyecek olsam, yine de rüyalarıma girecek kadar somut, gece uykumdan uyandıracak kadar gerçek, beni aldığım kilolarla dalga geçtirecek kadar güzel oğlum.
O bir kaç saniyeliğine ayağını dayasın göbeğimin ortalık yerine.. Tüm dünya durur, bütün pasta ve çikolatalar anlamını yitirir, ne ses işitirim ne üstüme üstüme gelen kamyonu görürüm.
Her hareketinde "acaba ne istiyor" diye, sanki sesini duyacakmışçasına karnıma eğilmeye çalışır "Mercanııım" diye soracak olurum.
Aşk delilikse, annelik en büyük aşkı bulmaksa, ana gibi yar olmazsa ve içki kötülüklerin anasıysa...
Aşk sersemlemek, annelik bazen zıvanadan çıkmak olabilir. Zira kurduğun en saçma cümleyi silmeye tenezzül etmezsin.
"İçimden bu geldi! Ne var?"
Artık dr. kontrollerine daha sık gitmek istiyorum.
Bir gün oraya 2 kişi girip 3 kişi çıkacağız.
Hazırladığım çanta sokak yüzü görsün, "lohusa.. " bilmemnesi diye hazırlanmış alınmış herşeyin hakkı verilsin istiyorum.
Artık "yenidoğanların bakımı" türevi hiç birşeyi okumuyorum. Okudukça insanın aklı bulanıyor, okuyup bellediği, aklına kazıdığı veya benimsediği herşey yıkılıverecek gibi oluyor.
Annelik içgüdüsel birşey.
Milyonlarca kadın nasıl annelik yapıyorsa bende aynı içgüdülerle onu tutmaya öğrenip, en doğru emzirme yöntemini kendim bulacağım.
Umarım
Yaklaşık 45 gün 15 saat ve yazmaya üşendiğim bilmem kaç dakika ve saniye sonra....
:)
Sevgiler
Yani bu durumda ben neyi sayıyorum?
Siz kimsiniz?
:))
Emin olduğum tek şey aşk.
Öyle bir aşk ki, bu güne kadar aşk diye yiyip içtiğim, sırtımı yaslayıp, yüzümü verdiğim şey neydi bilmiyorum.
Aşk tam önümde. İşte.. şu satırları yazarken çarpan kollarım yüzünden gerçekleştirdiğim eylemi tanıdık buluyor aşkım.
Aşk gözümü kör ediyor. Öyle ki; ayaklarımı göremiyorum :)
Aşk sesime yanıt veriyor, aşk önceliklerimi tanıyor, aşk en sevdiğim şarkılara eşlik ediyor...
Aşkım bazen öyle saçmalıyor ki, kıçı başı nerede aklım karışıyor. Bazen yakalayacak gibi oluyorum.. O da dalga geçer gibi geri çekiyor.
Aşkım oğlum. Yüzünü görmediğim ve bir 9 ay daha görmeyecek olsam, yine de rüyalarıma girecek kadar somut, gece uykumdan uyandıracak kadar gerçek, beni aldığım kilolarla dalga geçtirecek kadar güzel oğlum.
O bir kaç saniyeliğine ayağını dayasın göbeğimin ortalık yerine.. Tüm dünya durur, bütün pasta ve çikolatalar anlamını yitirir, ne ses işitirim ne üstüme üstüme gelen kamyonu görürüm.
Her hareketinde "acaba ne istiyor" diye, sanki sesini duyacakmışçasına karnıma eğilmeye çalışır "Mercanııım" diye soracak olurum.
Aşk delilikse, annelik en büyük aşkı bulmaksa, ana gibi yar olmazsa ve içki kötülüklerin anasıysa...
Aşk sersemlemek, annelik bazen zıvanadan çıkmak olabilir. Zira kurduğun en saçma cümleyi silmeye tenezzül etmezsin.
"İçimden bu geldi! Ne var?"
Artık dr. kontrollerine daha sık gitmek istiyorum.
Bir gün oraya 2 kişi girip 3 kişi çıkacağız.
Hazırladığım çanta sokak yüzü görsün, "lohusa.. " bilmemnesi diye hazırlanmış alınmış herşeyin hakkı verilsin istiyorum.
Artık "yenidoğanların bakımı" türevi hiç birşeyi okumuyorum. Okudukça insanın aklı bulanıyor, okuyup bellediği, aklına kazıdığı veya benimsediği herşey yıkılıverecek gibi oluyor.
Annelik içgüdüsel birşey.
Milyonlarca kadın nasıl annelik yapıyorsa bende aynı içgüdülerle onu tutmaya öğrenip, en doğru emzirme yöntemini kendim bulacağım.
Umarım
Yaklaşık 45 gün 15 saat ve yazmaya üşendiğim bilmem kaç dakika ve saniye sonra....
:)
Sevgiler
Yazdıklarından o kadar etkilendim ki...Bir arkadaşım hamile kaldıında bana " şimdiye kadar olduunu zannettiğin aşklar var ya,hepsi sıfır.Anne olduğunda anlıyorsun gerçekten en büyük aşk neymiş"demişti.Şuan 7,5 aylık henüz daha göbüşünde taşıma annesiyim senin gibi ama aşk neymiş anlamış gibiyim şimdiden:)Umarım mercan'ınla beraber üçünüzün aşkı hergeçen gün katlanarak büyür.Aşk dolu günler,yıllar dilerim.
YanıtlaSilGüldem; bu güzel temmeniye ne denir ki? Olsa olsa ağlanır ve tahmin edeceğin üzere çok sıcak bir teşekkür edilir.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
İnşallah doğacak bebişinle sizinde evinizin bacasından kalpler çıkar ve pencerelerinizde hep küçük sarı kuşlar öter :)
Sevgiler
Aslında yazmak istediklerim biraz farklı ama baktim ki birbirimizi ağlata ağlata doğuma yolluyacağız:)dedim başka bişeyler yazıyım:)Malum hormonlarda eklenince duygular tepeden yuvarlanan kartopu misali çağlıyor:)
YanıtlaSilUmarım burada bebişlerin gülüşlerini,diş çıkarma vs fasıllarını ve anılarımızı anlatacağımız günlerde göreceğiz:)sevgilerimle...
Bu ask hep cogalan ask, hic bitmeyen...ne guzel di mi?!
YanıtlaSilBu arada tam sana yakisan birsey duydum bugun bir arkadasin blogunda, ziyaret et, ne demek istedigimi anlarsin...'valkommen Wilma' baslikli yazida sakli ;)
http://hedikliev.blogspot.com/
Açalya'cım; okudum evet, "aaaa" dedim, hatta şimdi de "alla alla aaa" kısmındayım.
YanıtlaSilBiraz araştırmadan sonra denenebilir belki. Masalımsı bir anı olur :)
Teşekkürler
~d~
deryacım senin duyduğun aşka aşık oluyorum sanırım :)
YanıtlaSildaha doğmadan aşık ettiysen bizi, kokusunu nasıl anlatıcaksın bakalım Mercan Beyciğin :)
mrl