16 Ağustos 2007 Perşembe

Mesajınız var!

Yazmak konuşmaya üşendiğimizde veya anlaşılabilme ihtimalimiz zayıf olduğunda tercih ettiğimiz birşey galiba. Anlamayacağını düşündüğünüz kişi defalarca okuyor ve sonunda "bingo! anladım" diyor.. Sizde "oh anladı" diyosunuz falan...

Bir dolma kalem veya bir klavye. Ne fark eder ki? Eskileri okuyunca.. Yazılanları, hissedilenleri, bulunan özenli kelimeleri, yanlış anlaşılmamak adına yapılan dolambaçlı anlatımları.

Eski birşeyleri okudum bugün. Ne yalan söyleyeyim hüzünlendim. Hemde bir hayli! Yeniden yazmak istedim, karşılığında da okumak. Ama korktum cevap gelmez diye, yada heyecanlanır da dökemem içimi diye.

Ya da....

Dökerim de döküldükleri ile kalırlar, toplayanı olmaz diye.

Keşke kalbim usb ile çalışsa, versem eline bilgisayarına takıp açsa baksa

Keşke takıleybıl söküleybıl olsa yada... Bir zarfa koyup gönderiversem.

Bir şiir buldum.

Eskilerdendi. Üzdü beni.
Nedenini bilmiyorum. Ama sanırım duruma uygun olsun diye aranıp bulunmuş ve gönderilmiş olmasındandır. Yoksa şairi ile aramızda yaş farkı fazlaca :))

Gülüyorum ağlanacak halime :)

Sağlıcakla...


Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

CAHİT SITKI TARANCI


1 yorum:

  1. Derya, durumuna gercekten bu kadar uygunsa bu siir, sana 'kalbimin' en dibinden bir mesaj var:

    Mercan'i bir sure o boktan doktor yuzunden sarip saramaman kadar aci bir sey olamaz bir anne olarak. Bu hep yureginde bir sizi olarak kalacak kisa bir sureligine olmus olsa bile ki bu kisa sure dunyalara bedel.
    Ancak Mercan'in sana ihtiyaci var, senin guzel yuzunun guldugunu gormeye ihtiyaci var, bir an bile gozlerini ayirmiyorlar, nabza gore serbet veriyorlar. Bak simdi bunu yazarken Dante ana kucaginda, uluyor, niye ona degil de bilgisayara bakiyorum diye. Ben mutluysam o da gulucukler atiyor, surekli beni seyrediyor. Karsilikli bir mutluluk beklentimiz var. O mutluysa ben, ben mutluysam o da mutlu. Bu gozlemler onun seninle olan iliskisinin ilk temelleri. Ileride iiskiniz bu gunlere dayanacak. Bu cocugun karakterini, endiselerini, sevinclerini, takintilarini, korkularini, hazlarini ve daha nicelerinin kokunde senin onun etrafindaki davranislarin yatacak. Mercan 30 yasindayken bile bunlarin etkilerini goreceksiniz.
    Sen eminim bu hissettiklerini ona hissettirmemeye calisiyorsun ama bu sipalar o kadar hassas ki usb'leri her seyi algilayip kaydediyor.
    Simdi sevgili arkadasim, deri bir nefes alip kafanin ustundeki bu kara bulutlari elinle soyle tokatla da dagilsinlar...Yavrunu kucaklayamadigin 2 ayin acisini bundan sonra cikar. Arayi hemen kapatirsin, henuz hic de gec degil.

    YanıtlaSil