9 Eylül 2009 Çarşamba

Kod adı: nuyan

Nereden başlasam bilmiyorum. Yazacaklarım okuyan insanlarca ayıplanacak, ileride oğlum tarafından tatsız birer anı olacak... Şimdi gerçekten nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ama kreşle birlikteliğimize bir son veriyorum.

oh. başladım.

Mercan geçtiğimiz cuma günü servisten indiğinde "nuuyan vuyduuu" (nuran vurdu) dedi bana, yanağına eliyle vurdu bunu anlatmaya çalışırken. Bu yaşlarda ısrarla sorulan soruların cevapları etkilediğini bildiğimden ısrarla "nuran sana vurdu mu oğlum" diye sormadım. "Bugün neler yaptın oğlum" dedim.. falan falan.. ne yemek yedin, kimle yedin, hangi oyunları oynadın.. hadi şarkı söyleyelim annecim...

Bu arada Mercan'ı servisten alırken olayda adı geçen -nuuuyan- bana dedi ki.. "mercan bugün kakasını yaptı annesi, bende ona kızdım" dedi ve göz kırptı. Bende "kazayla olmuştur dimi annecim" dedim ve gerçekten üzerinde durmadan mercanı kucağıma aldım eve çıktım. Ama ondan sonra ki Mercan bana "nuuuyan bana vuyduuu" dedi olay dondu. 

Şimdi daha önce de söylediğim gibi, 2-3 defa üst üste "nuran sana vurdu mu, niye vurdu" desem o olayı olduğunun 10 misli büyütecek ve sürekli "nuyan bana vuydu" diye gezecek ortalarda. O yüzden olayın yanından yöresinden sorular sorarak olayı anlamaya çalıştım. Tahminlerime göre Mercan kakasını bir şekilde tuvalete yapmamış, veya birazını kaçırmış, bunu yakalayan nuran da Mercan'a kızmış ve korkarım ki vurmuş da... 

Şimdi bu olayın da derinlerine inecek olursak, tuvalet konusunda baskı kurulmuş ki Mercan kakası geldiğini olağan bir şekilde dile getirmemiş ve kaçırmış. Yani ya "kakanı buraya yapacaksın" diye kızdılar ona ya da başka çocuklara kızıldığını, veya  kazalar sonucunda azarlanıldığını, vurulduğunu gördü ki tuvalete gitmeyi/kakasının geldiğini söylemekten çekindi.

Bilmem aktarabildim mi? Kafamda öyle çok senaryo var ki. Olay son olarak kafamda böyle şekillendi çünkü evde bunu yapmıyor, kakam geldi deyip uyarıyor bizi. Tuvalete gidiyoruz. Bu kadar kolay...

Dolayısıyla kociyle birlikte kreşten aniden soğuduk. Ancak bu konuda gidip tepelerine binme yöntemini seçmedik. Çünkü Mercan abartılı anlatıyor da olabilir. Ve bizim gidip onları sorgulamamız arayı tamamen soğutarak gün içindeki Mercan'a karşı tavrı farklılaştırabilirdi. O yüzden sadece pazartesi gün oğlumu servise verirken, Mercan'ın birşeyleri anlattığını, olayları bize aktardığını belli edecek şekilde "oğlum bugün pazartesi sendromu yaşıyo nuranın yüzünden" lafını açtım. Tabi hemen "aa noldu ki" dediler.. "Mercan Nuran'ın ona vurduğunu söylüyor, ve bugün gelmek istemedi" dedim. Hemen "aa yok olur mu" ya döndü muhabbet. 

Ama soğuduk işte.. Birde 2-3 ay evvel parkta karşılaştığım 5 yaş grubundan bir çocuğun velisiyle geçen dialoğumuz var...

V: Kimin grubunda Mercan, Nuran'ın mı?
B: Evet.. 
V: Hııı.. Nasıl aranız iyi mi?
B: İyi canım, neden kötü olsun ki, Mercan'ı çok seviyor zaten. Hem Mercan'da olumsuz şeyler yansıtmıyor bana akşamları....
V: Hıı... Ne bilim. Ben Nuran'ı sevmem de. Onun yüzünden kreşle kavgalıyız
B: Nası yani, ne oldu ???????????
V: Bigün x'i servisten bi aldım, yanağında bayaaa bi beş parmağın izi var, ne oldu diye sordum arkadaşlarıyla kavga etmiş dediler. Sonra x'e sordum nuran vurdu dedi. Hemen koştum kreşe gittim ertesi gün nurana sordum 'bişey yapmadım küçükleri itip kakıyolardı oynarken şöyle bi dokundum' dedi, 'sen kimsin ki benim oğluma şöyle bi dokunuyosun, izi hala duruyo' diye bende y hanıma gittim nuranı ordan attırmaya çalıştım, bi süre uzaklaştırıldı sonra yine geri geldi. nuranın olayı çoktur. onun için soruyorum. küçüklerin yanına büyükler gelince indiriveriyo tokatı, öyle güldüğüne bakma ne sinsi o!
B: ...... inanmıyorum !¨å¬Ω`¬~å®#
V: Tabi dikkat et, akşamları sor, nuran vuruyomu diye sor, sorarsan söyler

O zamanlar tabi ki şu an düşündüğüm şekilde düşündüm ve direkt olarak "oğlum nuran seni dövüyor mu' diye bir soru sormadım Mercan'a..

Bugüne gelelim...
Yakın bir arkadaşımız bize kendi çocuklarının gittiği kreşi önermişti bir süre önce.. Ama ben Mercan'ın düzenini bozmamak adına dikkate almamıştım fazla. Bu olaydan sonra tabi durum değişti. Bugün o kreşe görüşmeye gittik. Ve kreşin sahibiyle aramızda şöyle bir diyalog geçti...

Ben Mercan'ın bu değişikliği nasıl göğüsleyeceği doğrultusunda kaygılarımı anlatırken, X bey de bana Mercan'ın artık gün içindeki olayları aktarabilecek yaşta olduğunu, bu değişikliğin en tek aynasının yine kendisi olduğu konusunda birşeyler anlatıyorken...

X: ...Mesela bir velimiz var, bir kaç ay evvel kızını bize getirdi. O da başka bir kreşten geldi, kızı eve geldiğinde -yanağına vurma efektini yaparak- "nuuyan vuyduu" diyormuş...
B: ..............?!?¨åΩ娴~`¥å`´~ nası yaaa?
X: evet gerçekten...
B: ............'deki nuuyan mı bu nuyan?
X: ........ evet.... ben özellikle kurum adı vermemiştim ama...?
B: .....Mercan'da nuuyanzede. inanmıyorum.
X: Alla alla. Bende başka bir olayda daha duymuştum bu Nuran'ı...
B: Bende duymuştum ama öyle güler yüzlü öyle tatlı ki konduramamıştım.
Y: evet bende onların vukuatlarını biliyorum biraz, ama şimdi yeri değil neyse...

Yani bizim nuuyan bildiğin sabıkalıymış.

Oha falan oldum.

Bu arada kreşi gezdik. Başöğretmenleri bize eğitim programları ve aktiviteler ile ilgili detaylı bilgiler verdi. Çok güzel konuştu, zaten kendi de emekli öğretmenmiş. Yıllık çalışma takvimini, ders programını hep o hazırlıyormuş. Kreş içindeki ve dışındaki aktiviteleri anlatıp, mutfağı ve mutfak işleyişini anlattılar. "bakın herşeyi marka seçeriz" diye de gereksiz bir irdeleme yaptılar bence. Ama konuşmak kolay. Tatlı tatlı konuştular da ben ne tatlı konuşan agresif psikopatlara oğlumu bırakmışım!!!!! 

Tek birşey beni ikna etti (başka şeyler de var da..). Kreşin sahibi insan uzun zamanlar çocuklarını emanet edebileceği bir kreş aramış durmuş. Deneme tahtasına dönmüşler. Çocuklarda adamda.. Sürekli hastalıklar, sevimsiz dönüşler, psikolojik gerilimlerle geçmiş. Ve adam sonunda o kadar bıkmış ki "bu işi ben kendim yapayım en iyisi" diye düşünmüş. 3 Katlı  müstakil bir evde bu işin temelleri atmış. Ve yapmışken tam yapalım diye 8-10 çocuk gelişimi mezunu insanı bir araya toplamaktansa, uzun yıllarını eğitimci olarak geçirmiş tecrübeli birinin yardımıyla desteğiyle doğru düzgün yapmayı tercih etmiş. Kendi çocukları da orada. 5 yaş grubundalar. Ve kendi çocuklarının orada olması da beni kandırıyor. Çünkü kendi çocuklarının psikolojik sağlığı için başka çocukların da ruh sağlığının refahını sağlamak zorundalığının farkında. Bende farkındayım.

Tuvaletleri, mutfağı, oyun alanı... Henüz çok oturmamış. Ama bir çocuğun her türlü gereksinimi eksiksiz biçimde mevcut.

Ve ben Mercan'ımın ön kaydını yaptım.
Yarın Mercan yeni bir kreşe gidecek. Yarın ve cuma günü deneyeceğiz. Hepimizi... Ama şu anki kreşine bunu henüz söylemeyeceğim, eğer herşey yolunda ise sert bir dille oğlumu oradan aldığımı ve sebebini çemkirmek suretiyle ilan edeceğim. Fakat yok eğer burası olmazsa bir süre daha ite kaka oğluşumu oraya gönderecek, hiç olmadı işi gücü bırakıp evimde oturacağım. 

Ve orası ile bağlantımı kestiğim an kurum ve şahıs isimlerini duyurmaktan çekinmeyeceğim. Double masraflı gösteriler, aktiviteler, sürekli yenilenen halıfleksler, boyanan duvarlar, kuaförden çıkıp görevi başına geçen öğretmenleri ile oranın aslında göründüğü kadar parlak bir yer olmadığını herkes bilmeli (en azından semtim insanları).

Bakımlı bahçeler, renkli boyalı duvarların ardında neler olabileceğini bilemiyoruz malesef. Tıpkı o resimler çizilmiş duvarları gibi renkli ve güler yüzlü suratları ancak oyalıyor bir süre. 

Tabi yazımı böyle sanki çocuklara tekme tokat giriyorlarmışçasına devam ettirdim sanki ama öyle değil tabiki. Öyle bir yer olsa Mercan'ı hiçbir kuvvet sabahları o servise bindiremez. Gitmez. Biliyorum. Ağlar. Akşamları mutsuz olur, ne yemek yer, ne oyun oynar... Kendilerince iyi bakıyorlar çocuklara, ilgililer, şefkatliler, sevgi dolular. Ama anladım ki tamamen yüzeysel. 

Problemimi başka velilerin yaşamış olması aslında bizi sorunun o öğretmende olduğu gerçeğine götürür. Doğru. Peki o öğretmeni orada hala, ısrarla barındıran yönetim?

O öğretmen bir şekilde özel yaşantısındaki (bir kere koca aradığını söylemişti, dedikodusunu yapayım da tam olsun) sıkıntılarını tahammül sınırı aşıldığı vakit çocuklardan çıkarabilen, öfkesini kontrol edemeyen biri. 2 kişiden daha aynı olayı, aynı diyaloğu aynı ismi duyunca ben ne düşünebilirim ki? 

Benim yerimde başkası olsa, doğru koşar çocuğunu alır belki. Ama sonra? Bugün kreş anaokulu safhalarını benim işimi bırakmam yönünde tamamen sorunsuz geçirebilecek iken, yarın öbür gün okula başladığı zaman ne yapacağız. Öfke kontrolü olmayan öğretmenler, mutsuz sorunlu sınıf arkadaşları yüzünden çocuğu alıp evde mi oturacağız. Açıkçası ben o evde eğitim zırvalarına inanmıyorum. Evde alınan temel eğitimdir. Yaşamayı, toplumda bir birey olmayı, kişiliğinin gelişmesini ancak sosyal ortamlarda bulunarak öğrenebilir çocuk. Ben zayıf kişilikli, pısırık, içine kapanık, korkak bir çocuğum olmasını istemiyorum. Her yere zırt diye girsin, herkesle konuşacak şeyi olsun, her insan modelini görsün istiyorum.

Kötü bir modelimiz oldu çok şükür. Ama kötü modeller yüzünden oğlumu izole edemem. "Önce oğlum gelir" deyip dünyaya çocuk doğurmaya gelmişim gibi davranamam, eğitimimi, emeklerimi, işimi gücümü bırakamam. Herşey kararında olmalı. Neyseki o düzensiz vakitsiz günlerim geride kaldı. Böylesi sabah erken kalkıp giyinip işe/okula gitmek, akşam evde buluşup oyunlar oynamak konuşmak çok güzel. Büyüyen oğlumun da bana anlatacakları var artık. Benim ona anlattıklarım gibi...

Şimdi yarın yeniden başlıyoruz. Bu bir kaç günlük deneme. Ama gün sayısından ziyade yarının ehemiyeti önemli. Yarın Mercan neler yapacak?

Bu akşam ona anlatacağım. Duygusal değer ve yargıları kavramadığı için henüz, ona sadece yeni oyuncak ve kardeşlerden bahsedebileceğim sanırım. Bu oğlumla ilk ve en önemli konuşmam olacak.

Bu akşam oğlumu karşıma alıp konuşacağım. Beni anlamasını ve sabah kalktığımızda tüm anlattıklarımı anımsamasını ümit ediyorum. "hayır" demesinden inkar etmesinden korkuyorum açıkçası. Herşey yarın gün içinde web videodan ve akşam eve dönüşünden belli olacak. Umarım doğru bir karar vermişimdir bugün.

Bu arada balkon komşumuz halen kuluçkada. Kendisini yakından izliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder