10 Mayıs 2012 Perşembe

Ben gözlerimi kısıp, yan yan bakıyorum!


Bakış açısı işte, kimisi 90 derecelik dik açıyla bakar, kimisi kafasını az sağa yatırır bakar, kimi koşarken bakar.. falan

Çok mu hin fikirliyim acaba, kendimden endişelendim biraz; şöyle bir bakıyorum, çocuklar okuldan çıkıp kursa gidiyor, haftasonu dershaneye gidiyor, dershaneye gitmiyorsa okulda etüde kalıyor falan.. Sürekli kucaklarında bir kitap öbeğiyle gezme hareketi.

68 kuşağının başlattığı öğrenci hareketlerinin tekrarlanmaması için harala gürele eğitim sisteminin modifiye edildiğini düşünüyorum. Öğrencilere ders çalışmaktan başka alternatiflerinin olmadığı, daha fazla, daha da fazla test çözmedikleri müddetçe 'hayatta kaybedecekleri'nin dikte edildiği bir sistem. Ders dışında kesinlikle birşey düşünemeyecekleri, kafa yormayı geç, kafa yoracak birşeyleri akıllarına getiremeyecekleri bir maraton. 

Tablonun bütününde mi gördüm bunu, köşedeki badem bıyıklı tavşanı farkedince mi bilmiyorum.

Hala yeterli sayıda üniversite olmayışı, doğal olarak oralara girebilmek için bir sınava tabii tutuluyor olunması gerekliliği; test kitapçıklarındaki cümle öbeklerini ezberlemeye çalışan, gündelik yaşantılarında sorulan her sorunun yanıtını bulabilmek için şık sunulmasını bekleyen nesilleri yarattı. 

Yani demek ki tablonun bütününe bakınca görülmeyen birşey. Bütününe bakınca herkes sadece çocuğunun daha başarılı olabilmesi, istediği bölümde okuyabilmesi için dershaneye gitmesi gerektiği kanısında. Çocuğu olmayanlar dahi, bunun başka bir yolu olmadığında hemfikir. Aslında dersler 'çok zor' değil, sistem ezbere dayalı, iyi ezberlenen şeyleri belki ömrünün sonuna kadar hatırlayabilirsin (1071 malazgirt fenomenim). Çünkü sistemi böyle modifiye ettiler. Gençliğe alternatifsiz bir gelecek sundular. 

Sosyal tek aktiviteleri facebook ve cep telefonları. Serbest zamanları ancak tuvallette geçirdikleri zaman olabilir.

Tuvalette çocuk ne düşünebilir en fazla? İçinde bulunduğu durumu sorgulayabilir mi? Aklına gelir mi? Hayır! Ancak netini nasıl yükselteceğini düşünebilir!

Herşey yavaşça yerleşir
Karışır
Oturur

Okula başlama yaşı 5.5'a indi. Okuldan kaçma yaşı 9'a, cep telefonu aldırma yaşı 10'a, dershaneye başlama yaşı 12'e indi.

Arkadaşlarla falan hep derdik çocukları izlerken "yahu şimdiki çocuklar bi tuhaf, çok akıllılar" vs.. falan..

Devlet bunun farkına vardı, gözleri görmeye başlamadan okulun kapısını gösterdi.





2 yorum:

  1. Bana kalırsa, bu düzende o yandan bakışlar senin çok işine yarayacak. "Kıl" veliler olmaktan başka şansımız var mı?

    YanıtlaSil