16 Ocak 2014 Perşembe

Bir şey olsun.. sevilesi

Yaklaşık 1 yıldır kedi arıyoruz ailecek. Eve bir kedi... Ama petshoptan ordan buradan değil, sokaktan.. Hani annesinden alınmış da terkedilmiş, bakıma ilgiye sevgiye muhtaç bir kedicik. Lakin yok! Bulamadık o kediyi. 

Aradan zaman geçti. Kedi olan evi pis ve tiksindirici bulan iğrenç insanların "kedi alırsanız hayatta gelmem"lerine inat aramaya devam ettik. Zaten çokta umrumuzdaydı açıkçası! Fakat tüm ısrarlarımıza rağmen bulamadık. 

Bulamadık, bulamadık ama birşey farkettik. Aradığımız şey, kolay yoldan "kedi" diye sıfatlandırdığımız aslında teorik olarak aileye katılacak yeni bir sevgi öğesiydi. 

Yani sevilecek 'bir şey daha' idi.

O sevilecek şeyin ne olduğunu bilip de cesaret edemediğimiz doğrudur. Hatta kendimize itiraf edemediğimiz de. 

Tek dillendiren Mercan'dı, çocuk saflığı ve doğallıyla...

* * * 

Aradığımız kediyi bulamadık biz. Ama aramıza birini daha katmaya karar verdik.

* * *

Bir çocuk büyüyorken, hatta neredeyse büyümüşken, ikinci bir çocuğa cesaret etmek zor olduğunu bildiğim kadar cesaret de edemediğim birşeydi. Korkularım diz boyuydu. Ama Mercan'a bakınca, onun kardeş isteğini, kendinden küçüklere nasıl şefkatle yaklaştığını ve başkalarının çocuklarını veya kardeşlerini sevmekle nasıl tatmin olmadığını görünce bu beklentiye sırt çevirmek güçtü.

Benim iki kardeşim var. İkisi de ne arar ne sorar. Ama zaten malum, annem de pek haz etmez benden, belki ondan ötürü kardeşlerimle aramdaki mesafe. 

Ama hep görür özenirim kardeşlerin şımardığı ablaları, abilerin kol kanat gerdikleri kardeşleri. Bir oluşlarını, zor günlerinde kenetlenişlerini, birbirlerini kollamalarını. Başım yada içim sıkıştığında ararım öyle birşey.

Ama yoktur işte...

Mercan'ın olsun istedim. Bu kadar istiyorken, bizim yokluğumuzda baş koyacağı bir omuzu daha olsun istedim.

* * *

Mercan'a hamileyken aşırı romantik ve duygusaldım. Şimdi hiç değilim. Despot, gerçekçi ve hatta buz gibiyim. 

İnsanın bir önceliği varken yeni bir bebek beklemek ne zormuş!

Hatta bazen kendi duygularımdan ve kararımdan şüphe ediyorum. Sonra sadece ilk'in tecrübesizliğin yan getirisi heyecanla ayrı bir duygu, bunun tecrübe etmişliğin beraberindeki serin kanlılık olduğuna kanaat getiriyorum.

Hatta zaman zaman "ne gereği vardı, Mercan'ın koşullarını iyileştirmek için daha çok çalışabilir, kendini ona adayabilirdin" diyorum. Ve devam ediyorum "... herşeyi ona endeksli yaşar, beklentilerle büyütür, beklentilerinle ensesinde soğuk bir nefes olabilir, başarısızlıkları hayal kırıklığı olarak görebilir,  bunu kendine maledebilir, keşkelerle yastığa başını koyar, inşallahlarla uyanır çocuğun ömrünü kütür kütür tüketirdin!"

Evet abartmış da olabilirim.

Zaten bunu abartmaya başladığım anda kararımla ilgili abartılı düşüncelerinde birer 'abartı'dan ibaret olduğunun farkına varıyorum neyseki.
* * *

Daha sık, en azından yılda değil ayda bir yazmak umuduyla...







2 yorum:

  1. Bizim de uzun süre aklımızı kurcalayan bir konuydu bu. Siz sizin cesaretinizi gösteremedik maalesef.Vicdanımızı rahatlatacak bahaneler bulup kapattık bu konuyu.Tebrik ederim sizi...

    YanıtlaSil