24 Aralık 2010 Cuma

Çocuk tüy gibi birşey, avuçlarınızın arasına alıp korumazsanız uçaaaar, gider

Mercan'ın bugüne kadar;

İlk yaşında 2,
Hayattaki 2. yılında kreşte ve evde kullanılmak üzere 2,
3. güzel yılında da kreşte ve evde kullanması için 2 adet pandufu oldu.

Tabii bunlar kışlıklardı. Yazın da çifter çifter sandaletleri terlikleri oldu Mercan'ın
. Daha da olacak. En güzel, en sağlıklı nasıl koruyabiliyorsak koruyoruz. Bazen belki amaçladığımızın tam tersini gerçekleştirebiliyor olmamıza rağmen, daima fazlasını vermeye çalışıyoruz.

Kendi çocukluğumuz koşullarınca bize verilebilenlerle kendi çocuklarımıza verip de yetinemediklerimizi karşılaştırsak, arada çıkan fark burdan köye yol olur. Hatta Kazıkkaya Köyü'ne, Sarıkaşıma falan...

Korumak kollamak; tamam kabul ediyorum kendi çocuğumuz için önem seviyesi gayet yüksek birşey. Ama ya diğer çocuklar? Küçük, taze, beyaz hamur kağıt, ıslanmış toprak kokusu, berrak su gibi saf; "aman kırılmasın" diye çocuğunuzun elinden alınan biblodan daha kırılgan çocuklar. 
Yılda çocuğum için yaptığım masrafları düşünüyorum, sonra hayatlarının gerçekliğinde en büyük masrafın boğaz olduğu çocukları! Küçük çekik gözlü çocukları, ayakları çıplak çamurda oynayan çocukları, dağlarda sürünün içinde oyun arayan çocukları, bir teneke kutusunda dünyaları bulan çocukları!

Hiç adil değil. Benim oğlum oturup "pastel boyaylamı yapsam, suluboyaylamı" diye düşünüp bazen burun kıvırırken, uzakta bir yerde oğlum gibi meraklı bir minik elin boş olması fikri rahatsız edici.

Ben Sarıkamış'ta çocuğunu anaokuluna göndermeye heves eden bir anne olsaydım bu kış gününde; "aman gitmeyiversin canım, atarım sobaya bi odun, sıcak sıcak otururuz kuzumla" derdim. Kuzumu korumak için...

Bütün kuzular korunası. Sadece kendi kuzumuz değil, uzak bir köyün kuzuları, selin alıp götürdüğü diyarların kuzuları.. Onlar ki; kötü hiçbirşeyi hak etmiyorlar, hey! Onlar oyun dışı... Onlar verebildiğimiz herşeyle mutlu olabilecek şeker kaplı dünyalarında sadece.

Şeker resmi yapsınlar, uhularla küçük parmaklarını birbirine yapıştırsınlar, makasla tehdit etsinler birbirlerini, panduflarının tekini kaybetsinler belki, çizdiği şeyi beğenmeyip buruşturup çöpe atsınlar kağıtları... yapsınlar, şımarsınlar.. onlar sadece çocuklar.


Kırtasiye, giysi, oyuncak... çocuğumuza fazla fazla aldığımız, dolaplara sığdıramadığımız hani....

Elden ne gelirse..

Esra Kocabaş Bilgin - Esma Kocabaş Şahin

Yardımlarınız için e-mail: esmakocabas@gmail.com



4 yorum:

  1. Bana bıraktığın yorum ağlattı beni allahsız!

    YanıtlaSil
  2. ya bende yazarken ağladım, noluyoz bilmiyorum

    YanıtlaSil
  3. Ben Betül Öğretmen uzak diyarlardaki kuzucukların öğretmenleri...
    Sayenizde artık kuzucuklarım gülüyor ve gönderilen yardımlar sayesinde tüm yeteneklerini sergileyebiliyorlar. Hepinize çoook teşekkür ederim.Yakında kuzucuklarımın da size küçük bir hediyesi olacak ;)

    YanıtlaSil
  4. Çok sevindim örtmeniiim :) O çocuklar büyüdüklerinde sizleri unutmayacaklar. Çok güzel anılar bırakıyorsunuz onlara insanlık, sevgi ve yardımlaşma adına.

    Bütün kuzuları öpüyorum, herkese sevgiler.. heyecanla bekliyoruz

    YanıtlaSil