11 Ocak 2011 Salı

10 gramlık anne de var, 1000 gramlıkta...

Anneannem derdi bu sözü, ona da annesi söylermiş; "anneler gram gramdır kızım, 10 gramlık da anne var, 1000 gramlıkta" diye..

Ne güzel bi sözdür bu gerçekten de.


Emziren ve emzirmeyen anneler çekiştirile dursun, ben her sabah başka bir anne modülü görüyorum.

Çocuklarını okula götüren anneler. Bunlar da kendi aralarında ikiye ayrılıyorlar; şıpşıkır giyinmiş hazırlanmış işe giderken çocuğunu okula bıracak olanlar ve eşofmanını çizmesinin içine sokup evden çıkmış çocuğunu okula bırakıp eve gündelik işlerine dönecek olan anneler.

Sabahları gözlemlediğim bu anne türünün hiç sevmediğim ve anlam veremediğim bir özelliği var. Zaten onları gözüme sokan ve beni gözlemlemeye iten de bu özellikleri.

Bu kadınlar sabah sabah ellerinde çocuklar, çantalar vs.. dalıyorlar börekçiye! Çocuğa 'kahvaltılık birşeyler' almaya...

Börekçiden ne alınır? Su böreği, kıymalı börek, kır pidesi, poğaça...

İyimserim yine... 'Niye evde kahvaltı koymadıklarını' sorgulayamam. En başta kendimden biliyorum, sabahın köründe oturup kahvaltı edemem ben. Kocamda çocuğumda edemez. Önce bi afyonumuzun patlaması lazım. Bunun ideali de bizlerin işe gelip kahvaltı etmesi, Mercan'ın da kreşte arkadaşlarıyla oturup paşa paşa kahvaltı tabağını tüketmesidir.

Oraya kadar ok, Saygı duyarım evde sabah sabah kahvaltı etmeyen minnaklara, ama onlara günün ilk öğünü olan kahvaltı için yağlı hamur işlerini sunan anneye saygı maygı duyamam. Resmen dandik annelik!

Şimdi bu durumda durumun pisliğini, anlamsızlığını ve çarpıklığını neresinden yazsam emin değilim. Hadi çalışan annenin vakti yok hazır birşeyler alması lazım diyelim, iyide bu börek mi olmalı yahu! Sabah sabah, yağlı yağlı, bomboş zavallı küçük mideye! Hazır sandwich al bari! Veya o kadar boyanana giyinene kadar böl bi ekmeği sür içine krem peyniri ona da razıyım.

Öbürü daha fena... Hanfendiler evden kendilerini bile o kadar çaresizce atıyorlar ki, kış mevsiminin getirisi yegane kamufle yöntemi olan uzun şişme montunun içinde güllü pamuklu pijamasıyla çıktığına dair kalıbımı basabilirim. Çizmenin içine sokulan pijamadan belli!

E be kadın! Napıcan dönünce gerisin geriye yatağa mı giricen? E tamam gir hadi ona lafım yok, madem yatağa giricen 15 dk. erken kalkta çocuğa bi yumurta haşla, bi güzel sandwich yap, bi meyve koy, kuruyemiş koy bişey yap!

Yok, en kolayı gidip hazır bişeyler almak, onun da en kolayı, her köşebaşında bulunabilecek börekçi! Bravo valla bu anne modülüne. Böylelerinin buzdolabı derin dondurucusu da hazır köfteler, pizzalar, ısıtılmayı bekleyen dondurulmuş yiyeceklerle doludur. Veya onu da ısıtmaya üşeniyolardır lahmacun söylüyolardır akşam eve...

Ayyyyyy

Şimdi bu mantalitede bir anne, varsın çocuğunu 2 sene emzirsin kaç yazar? 2 sene emzirmiş olması da belki bir nemze üşengeçliğin getirisidir. Sebze püresi yap, makarna yap, köfte kızart, cips ver, kek ver, meyve ver, aralarda tık memeyi ağzına sonra "aa benim çocuğum onu yemez, bunu yemez" yemez tabi yemeyi mi öğrettin! Anne sütüyle bitmiyor ki çocuk gelişiminin en önemli yapı taşı beslenme.

Beslenme bir alışkanlıktır. Siz nasıl beslenirseniz çocuğunuz da öyle beslenir. Televizyon karşısında yerseniz, çocuğunuz buna alışır, belli bir masa düzeniniz olmazsa yemeye konsantre olamaz, çok ekmek yerseniz çocuk da kolay yoldan seyyar beslenme yöntemi olarak ekmeği elinden düşürmez.... Uzar gider. Çocuğun hem gelişimini hem sağlığını tehlikeye sokar.

Ben her akşamı iple çekiyorum; büyüyen Mercan'la bir masada oturup yemek yemek çok keyifli. Yaptığım her değişik şeyi kabul etmesi için senaryolar yazmak, sebzeler meyveler hakkında konuşmak, bazen birşeyin hazırlanmasına yardımını istemek, konuşarak yemek, sonra doymuş karnıyla kendini koltuğa atmasını izlemek....

Her haftasonunu iple çekiyorum; onunla kahvaltı hazırlamak, küçük askerler yapmak, çilekli çayın kokusu, tabağında bir yumurtayı bıçak kullanarak kesmesini izlemek, kahvaltının sonunda nutella kavanozuna dalmak kaçırılır keyif mi?

Bunu aynı şuna benzetiyorum; geçtiğimiz aylardaki bir kreş toplantısında veliler kendinden geçmişti "öğlen kaç saat uyuyo bu çocuk, evde uyumuyo" diye. Neymiş sabah erken kalkıyolarmış, o uyumayınca bunlar da uyuyamıyolarmış, e sabah işe gideceklermiş canım!! Hadi canım???

Bir soru  : kaçta uyuyor ki çocuğunuz?
cevap     : 10'u 11'i buluyo...
Bir soru  : ee o kadar mı? bende gece yarısını geçiriyo sandım?
cevap     : ay yok, ayağımda sallıyorum uyutuyorum bazen valla
iç soru    : oha 3 yaşında çocuğu ayağında mı sallıyosun?

Eve gelsin, karnını doyurayım (o ritüel nasıl acaba), yatsın uyusun beklentisi... Sanal çocuk büyütüyodun çünkü dimi???


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder