26 Mayıs 2011 Perşembe

Gazi Köşkü / Diyarbakır


Gazi Köşkü
Gazi veya Seman Köşkü de denmektedir. 15. yy.da inşa ettirilmiş olan yapı Akkoyunlu mimarisinin tipik özelliklerini taşımaktadır. Atatürk 5 Mart 1917 yılında Ordu Komutanlığına atanınca, 13 Martta Diyarbakır'a gelmiştir. Silvan da bulunan 16. Kolordu karargah komutunlığı 2. ordu karargahını oluşturmak üzere Diyarbakır'a alındı. Karargah binası İçkalede bulunan ve halen Atatürk Müzesi olarak faaliyet gösteren yapıya taşınmıştır. Bir süre Kavvası Sağır sokakta bulunan Hacı Sinan Özbostancı'ya ait evde ikamet eden Atatürk daha sonra Mardin Kapı dışında yer alan
Seman Köşkünü ikamet olarak kullandı. Daha sonra 1937 yılında Belediyece satın alınan bu köşk restorasyonu ve onarımı yapılarak Atatürk Köşkü adıyla hizmete sunulmuştur. Atatürk Köşkü Atatürk'ün Ölümünün 100. yılı sebebiyle 1981 yılından yeniden onartılmış, bahçesi ve çevresi düzenlenerek bu günkü şeklini almıştır. 

 



Bu fotoğrafı Mercan çekti, ne kadan başarılı..


Köşkün avlusu....


Avludan geçince köşkün girişinde böyle bir su kaynağı var... Sırayla tadına bile baktık, Türküz ne de olsa :P


Valla ben bişey anlamadım bu sudan...



1 TL (valla) karşılığında aldığınız makbuz eşliğinde köşkün içine dalıp fotoğraf çekecek yer arayabiliyorsunuz, bana göre ellerinde kalan bakır çanak çömlek tas tabak ne varsa toplayıp derlenmiş bir yer. Aslına uygun veya köşkün kullanımını ifade edici herhangi bir görsel veya yazılı metinle karşılaşmadım....
 



Bu fotoğraf da Diyarbakır'ın muhtelif yerlerinde karşınıza çıkan bakırcıları anımsatıyor. Sahi o dükkanların fotoğraflarını çekmedim ama gerçekten muazzam el işçiliğine sahip mükemmel eşyalar var...



Köşkün üst katında bulunan bir oturma alanı, zaten üst kat da 2 odadan oluşuyor. Bu odanın haricinde aşağıdaki göreceğiniz yatak odası var, orada da bir kapı var ama kapalı... Bir de şu odadan çıkılan geniş balkon var...





Ve işte Kırklar Dağı..... 

Şimdilerde bir uydu kent projesi ile içine edilmesi planlanan dağın bir efsanesi de var.. Hani meşhur türküsü de var, 'suzan suzi' diye..

Varlıklı süryani bir ailenin çocukları olmuyormuş. Zengin ev hanımı bayan, 'Kırklar Ziyareti'ne (dağın tepesinde ziyaret edilerek adakta bulunulan bir yer var. fakat burası aslında evvelinde kilise imiş. Kırkşehit Kilisesi... Bu kilisenin kırklar tepesinde olduğu, m.s 484 yılında Diyarbakır metropoliti Yuhanna Suar-Yuhanna El-Efesi tarafından yaptırıldığı bilinmekte. Fakat Mardin metropoliti Hanna Dolapönü'ne göre Yunani 1525, miladi takvime göre 1214 yılında civardaki bir çok kilise gibi burası da Araplar tarafından hücum edilerek tahrip edilmiş...

Neyse efsaneyi unuttumm...

Bu kadın Kırklar dağına giderek dilek dilemiş ve adak adamış. Sonra bir kızı olmuş, adını Suzi koymuşlar. Her sene kızın doğumgününde annesi onu giydirir süsler püsler Kırklar'a götürür bir kurban kestirirmiş. Kız büyümüş tabi.. Müslüman komşularının oğlu Adil'e aşık olmuş. Adil'de onu seviyormuş.. Ancak aileleri bu durumu kesinlikle kabul etmiyorlarmış. Gizli gizli buluşup koklaşıp duruyormuş Suzi ile Adil..

Yine bir doğumgününde Suzi ve beraberinde evin bir hizmetlisi adaklarını kestirmek için Kırklar'a gitmişler. Hizmetçinin kurban kesimiyle ilgilenmesini fırsat bilen Suzi'de dağın arkasına dolanarak Adil ile buluşmuş ve burada işi pişirmişler. Ancak Kırklar bu beraberliği bağışlamamış ve 'ziyaret' suzi'yi çarpmış! Kız On Gözlü Köprü'nün orada, Dicle'de boğularak ölmüş. Suzi'nin ölümünden sonra da Adil aklını yitirmiş.

Bir de kedili bir efsanesi varmış, ancak anneanneminde buna benzer farklı mekan, zaman ve sosyal içerikli kedi kahramanlı hikayeleri olduğu için bu efsaneyi çok da Kırklar Dağı'na özgün bulmadım. Sanırım eskiler fazla yaratıcı olamamışlar bu konuda ve bütün olayları kedilerin üstüne yıkmışlar..

Ne biliyim..




Her zaman heryerde bir Mercan vardır....




Yaşasın yemek yemeeeek! Bu çocuk beni öldürecek okuyabildiği 2 şey var, biri Mercan öbürü Ben10! Ama illa her gittiğimiz yerde menüyü okumaya çalışıyor.



Hastayım bu hayvana ya... Bu nasıl bir evrilmektir? Erkek cinsin dişi cinsi tavlamak için kendilerini kastıkları ve bu kasmaca sonunda sesleri veya görünümleriyle mükemmelleştikleri aşikar. Ama bu da iyi kasmış canım..


1 yorum:

  1. ah ah! nerelere gitmişsin arkadaşım.. ben bile gitmemişken bu yerlere.. İnsan niye hoyrattır kendi memleketine!

    YanıtlaSil