26 Aralık 2011 Pazartesi

Sevgilerle

Sesime kulak verdiğinden bu yana söylerim; "seni seviyorum" derim, seni seviyorum, seni seviyorum, seviyorum seni, seviyorum...

Bugüne kadar kimseye söylemediğim ve asla söyleyemeyeceğim kadar 'seni seviyorum'u 4,5 yıl boyunca oğluma söyledim. Sebebi, onu ne kadar sevdiğimi bilmesi değil, veya laf salatası olarak zikretmek değil. İlla ki seviyorum, her anne sevmez mi yavrusunu. Benim söyleme sebebim içten sessizce dışarıdan da fiilen sevildiğini hissettirmenin dışında kulağına küpe etmek aslında.


Her anne çocuğunu sever ya... Ben annemin bana "seni seviyorum" dediğini hiç bilmem mesela. Bu sevgisizlikten değil, sevgisini dile getirme tercihleriyle alakalı birşey. "Seni seviyorum"dan ziyade "büyüyünce anlarsın, anne ol da gör, belini kapat, nerdesin geciktin, büyüyünce anlarsın, ben senin kötülüğünümü istiyorum, büyüyünce anlarsın"larını hatırlıyorum, hala da kulağımda... Söylemlerin geneline bakılacak olursa "büyüyünce anlayacağım" birşey vardı; büyüdüm anladım evet annelik zor zanaatmış. Lakin şunu da anladım; oğlum büyüdüğünde onu muhtemelen seviyor olduğumu, küçüklüğünde kulağına çalınan hayıflanma sözcükleriyle teyid etmemeli. Yani "eğer bu kadın bana bu kadar çemkirdiyse, ölümüne sevmiştir" dememeli, "annem her fırsatta beni sevdiğini söylerdi" diyebilmeli. Sevgiyi dile getirmenin o kadar zor olmadığını önce annesinden bilmeli ki, "seni seviyorum" demek zor gelmesin ona genç bir adam olduğunda...

Bugün Deli Anne'nin yazısını okuyunca nasıl bir sıcaklık belirdi içimde, nasıl özledim bir kaç saat evvel dudağımdan öpen, el sallayarak asansöre binen oğlumu. Sevgi böyle birşey; ona sevgiyi ne kadar hissettirirsen, o da ona sevgiyi verene hacminin 2 misli açıyor kalbini. Tüm kelime dağarcığını kullanıp, bildiği tüm ölçü bildiren kelimeleri cümle içinde kullanıp sevgisini dile getiriyor. Misal Mercan'ın 7-8 ay önce "seni güneşin sisteminden çok seviyoyum" demesiyle, bugün bilgi dağarcığı güneş sisteminin dışına çıktığı için "seni evren kadar seviyoyum" diyebilmesi gibi. Halbuki ona bu ölçü birimlerini ben öğretmedim, ben ona daha yalın bir biçimde "seni seviyorum" demiştim, işte 1 verdim 3 aldım!

İşte diyeceğim o ki; sevgiyi vermek, zikretmek, hissettirmek çok mühim. İleride telafisi olamayacak bir duygu boşluğu kalabilir "sevmek" öğretilmezse.

Bütün gün çeşitli şeylerle uğraşıp, kızıp, üzülüp, öfkelenip tüm negatif etkilerle evime dönüyorum. Bazen öyle bir hal alıyorum ki etrafımda dönüp duran - lerle çevremden geçenlere çarpıp hasar yaratacak gibi hissediyorum kendimi. Omuzlarım, boynum ağrısa da gerginlikten Mercan'ı kreşten almaya gittiğimde ağzımdan çıkan ilk veya 2. şey "seni seviyorum" oluyor onun için. Yeni, temiz, sade bir başlangıç için özenle aklıma getiriyorum bunu.

Onun geleceği ve refahı için it gibi çalışıyor olmamında, karşılaştığım aksiliklerin veya olumsuz şeylerinde onun sevgiyle büyüme hızına sekte vurmasına asla izin vermiyorum. Hatta son zamanlarda yemek yapma işini bile boşladım bu yüzden. Zaten deli dumrul gibi gelmişim eve, bir de mutfakta deli dana gibi koşturup stresimi perçinlemek istemiyorum. Bunu yapana kadar Mercan'a sarılıyor, tırnaklarının içine dolmuş boya ve oyun hamurlarının oraya nasıl girdikleriyle alakalı sohbet ediyor, "göz öpmece" oynuyor veya müzik açıp dans ediyoruz.

~

Doz aşımı olmayan, asla olumsuz yan etki yaratmayacak birşey ki;
bol bol sevin, "seni seviyorum" deyin....


2 yorum:

  1. Ben de gün boyu söylerim oğluşlara :) "Seni sevdiğimi söylemiş miydim?" derim, "E vet anneee" derler. "Bunu asla unutmayın" diye eklerim sonra.

    YanıtlaSil
  2. Handan ~ Ne iyi yapıyorsunuz... :) sevgiyle kalın

    YanıtlaSil