9 Şubat 2012 Perşembe

Kan Hastalıkları ve Kan Kanseri Üzerine....Korkmayın! Okuyun


• 18-55 yaşları arasında iseniz,
• Kalp hastalığınız yok ise,
• Geçmişte kanser tedavisi görmemiş iseniz,
• Vücut kilo endeksiniz tespit edilen referans aralığı dışında değilse,
• Solunum yolu hastalığınız yok ise
• Kan ile bulaşan; Aids, hepatit vb hastalığınız bulunmuyor ise;

Kan aldırmak gibi kolay bir işlemle donör bulamadığı için hayatının sonuna geldiğini düşünen, umudunu yitirmiş, hayalleri olan ve yaşama hakkı olan insanlara umut olabileceğinizi biliyor musunuz?


Şöyle oluyor;
Özel bir enjektör ile kalça kemiği gibi büyük bir kemiğin içine girilerek bir miktar kan alınıyor. İşlem, gelişen teknoloji sayesinde gayet kolay ve acısız geçiyor, işlem sonrasında donörde herhangi bir komplikasyon, şikayet söz konusu olmuyor.

Ve bu kan daha sonra filtrelenerek kök hücre elde ediliyor. Gerisi tahmin edileceği gibi, ihtiyaç sahibi donöre bu kök hücrenin enjekte edilmesiyle devam ediyor. 

Bunu neden söyledim; "ilik nakli" denince insanların aklına, kesmeli biçmeli, neşterli bir ritüel gelmesin, korku, yanlış bilgi kalmasın ve biryerlerde birilerine yardım edilebilsin diye.


Sonra, ilik nedir diyelim mesela;
Kemik iliğidir, kök hücredir. Kanda dolaşan bütün hücreleri yani, alyuvarları, akyuvarları ve tromositleri üreten, üretken hücredir. Ve kemik iliği hücrelerinin işlevselliğinde bir sorun yaşanırsa ciddi hastalıklar yaşayabiliriz.

Çünkü örneğin akyuvarlar eksik yada fazla olduğunda bağışıklık sistemimiz zayıflar hatta devre dışı kalıp en ufak bir mikrop vücuda girdiğinde direnemez ve hastalanırız, hatta ölebiliriz.

Alyuvarlar eksik olunca da anemi yani kansızlık ortaya çıkar. Bunun ileri aşamaları yine ölüme yol açar.

Trombosit azlığı durumunda pıhtı oluşumunda aksaklıklar olur, bir yerimiz kanadığında kanamamız durmaz. Çokluğunda ise kan pıhtısı ihtiyaç olmasa da oluşur. Mesela kalp yada beyin damarlarını tıkayabilir, kalp kirizi, felç  ile sonlandırabilir durumu.

Çokça duyup işittiğimiz lösemi yani kan kanseri ise kemik iliğinde kan yapımından sorumlu bu hücrelerin bütününün kanserleşmesi ile başlıyor ve kan üretememek, sağlıklı kan üretememek, iliğin tamamını istila ederek sağlık kan üretebilecek hücreleri de diskalifiye etmeleri anlamına geliyor.


Peki neden kan hastalıkları vuku bulur?
Hem genetik hem çevresel aslında. DNA kodlarımızda nesilden nesile oluşan mutasyonlar bazı genleri aktif bazı genleri inaktif edebilir. Ama bunun haricinde bugün kan hastalıklarının ve kan kanserinin bu kadar artış göstermesinin sebebi çok klasik olacak ama; sanayileşme! Hava kirliliği, sular ile ilgili belirsizlik, yaşadığımız yerlerin tepesinde yüksek gerilim hatları bedenimizi etkiliyor. İlk elden size olan olumsuz etkilerini siz yaşamamış olsanız dahi, sizden bir sonraki nesilde su yüzüne çıkıyor. Sebze ve meyvelerin gerçekten ama gerçekten ne kadar kanserojen olduğunu bilmiyoruz, GDO terimi son 2 yıldır gündemimizde çok bilinir olmasına rağmen farkında olmadan tükettiğimiz ithal GDO'lu gıdaların sayısını bilmiyoruz. Birde şöyle birşey var, siz direkt GDO'lu bir tohumdan elde edilmiş mahsülü yememiş, yemiyor olsanız dahi, GDO'lu yemlerle beslenen hayvanların etini, yumurtasını yiyor, sütünü içiyorsunuz. Tartışma götürmez biçimde yediklerimizin büyük etkisi var.

Sonra Çernobil'i biliyoruz. O vahim kazadan sonra ülkemizin Karadeniz kesiminde her evde bir kanser hastası belirdi, ama bitmedi. Daha 10 üzeri nesil etkilerini görecekler. Kaldı ki Çernobil kazası bizim bildiğimiz kaza. Hükümetlerin ört bas ettiği başka nükleer santral kazaları, basına özenle sızdırılmamış 'sızın' olayı var.

Dolayısıyla insan mekaniğine aykırı çok fazla şey ile haşır neşir olmuş durumdayız. Doğamıza aykırı olana karşı bağışıklık kazanmamız ve kandaki hücrelerin belki evrim geçirip kan hastalıklarının (bugünkü bildiklerimizin) ortadan kalkması için belki 1 milyon belki 200 milyon yıl daha geçmesi gerekebilir.

Tabi ki bu kadar uzun süreçli bir evrime şahit olamayacağımız için günümüz koşullarında başımıza gelebilecek, büyük bir gerçeklik diyebileceğimiz kan hastalıkları konusunda duyarlı olmamız gerekiyor.

Yapılan bir araştırmaya göre kanser hastalığındaki artış 2023 yılında 8 milyonu bulacak. Tabi bu istatistiki bilgiyi verenler gibi bu duruma karşı neler yapılabilir diye düşünenler de var. Ülkemizde halen ilkel denilebilecek düzeyde de olsa bir "İlik Bankası" mevcut. İlkel dememin sebebi, bilinçsiz toplumuz. Çünkü halen gönüllü bağışçı olunabileceğini bilmeyen, nasıl donör olunacağını bilmeyen, işlemin nasıl yapıldığını bilmeyen, bunun gerekliliğinin farkında olmayan çok insan var. Çok var hemde!

Bugün bilim insanları laboratuvar ortamında kök hücreden; yapay kan, organ yapmayı başardılar. Kandaki insan hayatını olumsuz etkileyen bu deformasyonu da bulacaklar inanıyorum, ancak o gün gelene kadar yapılabilecek en insani şey, donör olmak!

Dua etmek falan değil, tanrının hiçbir lösemili küçük çocuğa acıdığını görmedim. Ya çok yoğun, ya acımasız! Oturduğunuz yerden dua edip durmayın o yüzden. Bilime güvenin ve imkanlarına yardım edin. Donör omaktan çekinmeyin.

Bunları neden yazdım?
Hem lokasyon olarak uzak olduğum birine yardımcı olmak, hem de yardım edebilme potansiyeli olan ancak çekinen insanların korkusunu almak, bilinçlendirmek için.

Haberdar olmadığımız bir çok hikaye olduğunun farkındalığı bir yana, internet sağolsun bazen birileri sesini çıkarıp "ben burdayım, ve yardıma ihtiyacım" diyor. Yüksek tür olarak kabul ediyorsak kendimizi, böyle bir yardım çağrısına duyarsız kalmamalıyız. Geçen yazımda bahsettiğim ahlak anlayışı ile ilgili işte. İyi ahlaklı biri olduğunuzu düşünüyorsanız, bulunduğunuz bölgedeki bu tür yardım çağrılarına duyarsız kalmayın, bir gidip kan verin ve uygunluğunuzu test ettirin.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Geçmiş tarihte bir dergi için hazırladığım makaleden yola çıkarak, kendi çabalarımla yaptığım ufak tefek araştırmalar ışığında yazılmıştır. Hatası olabilir, ancak olayın genel olarak kavranması adına son derece basit ve kolay anlaşılır bir dille, anlaşılması gerektiği kadarı ile aktarım yapılmaya çalışılmıştır. 

4 yorum:

  1. Özellikle kan kanserini adını dahai duymak ürkütüyor. Babamı bu nedenle kaybettim ben ve hala sevdiğim herkes bu nedenle gidecek sanıp korkarım:(

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Nehir İda ~ Acı kaybınız için üzgünüm. İnsan hayatında kayıplar hep olacak ama işte, böyle bilgi dağarcığımızın aciz teknolojimizin yetmemesi yüzünden yaşanan kayıplar çok koyuyor insana. Gerçi bugün bir çok insan da kurtuluyor. 20 sene önceki tıp imkanları ile yapılamayacak, bilinemeyen şeyler yapılıyor. 20 sene sonra hiç kimse kanserden ölmeyecek belki ama şimdilik; hala aciziz. Hala muhtaç...

    YanıtlaSil
  3. Ne kötü teknolojinin geldiği nokta kanseri yenebilecek haldeyken yıllara yayılmış bir tedavi şekli kapitalizm için daha kazançlı kesin tedaviden:(
    Dileyelim kayıplar olmasın insan doğal yolla doğup büyüsün ve yaşlansın.
    Acıya tanık olmak hiçbirşey yapamamak, hele hele bunları ilk gençlik çağındayken yaşamak zordu.
    O kadar yerinde ki bilgilendirme yapıyor olmanız.

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler, ancak belirtmek isterim tekrar ki; kesinlikle bu konuda yeterli bilgiye ben de sahip değilim. Sadece son günlerde kan kanseri ile mücadele adına yaygınlaşan yardım çağrılarına insanların duyarsız kalmalarına sebep olan bir "bilememe/emin olamama" durumunu hafifletmek istedim.

    Gerçekten donör olmak konusunda insanlar, hastaneye yatış yapacakları, ameliyathaneye alınıp bir operasyon geçireceklerini zannediyorlar. Bu ortadan kalksın ki, real anlamda yardım edebilsinler istedim. Tamamen genel anlamda...

    Sosyal ağların gücü yadsınamaz, ancak duygu dolu bir yazıya kapılıp bir kişiye kanalize olma durumu vuku buluyor. Oysa bu desteğe ihtiyaç duyan milyonlarca insan var sesini duyuramayan. Sanki bir kişi buna muhtaçmış, ona yardım edince insanlık kurtulacakmış gibi bir hava yaratılmasını yapay buluyorum. Küçümsemiyorum, erdemliler. Ama bu erdem milyonların hiçbir işine yaramaz.

    YanıtlaSil