19 Mart 2012 Pazartesi

İnsanın dini imanı para olmasın


Geçtiğimiz hafta bir tekstil firmasının katalog çekimleri için şehir dışına çıktık. 2 bayan ve 1 erkek modelle sahil şeridinde gerçekleştirilecek çekimler hava muhalefeti nedeniyle neredeyse azıcık faciaya dönüştü. Toparlandı, çekildi bitti, durum kurtarıldı... Ama keşke kurtarılmayaydı!

Benzer bir çekimde (dış mekanda ve zorlayıcı hava koşullarında) bir çekim limiti vardır.
Evet modellik böyle bir iş, kış ayında bikini giyip poz vermeyi, yaz ayında kürk giyip poz vermeyi gerektirebilir. Eyvallah, ama gerçekten bir limit vardır. Sonuçta konu edilen model bir insandır ve fiziksel olarak zorlamak etik ve ahlaki açıdan doğru değildir. Dolasıyla; atıyorum bir modelin giymesi gereken 20 parça ürün olamaz. Ha 20 parça ürün giyecekse de 1 günde çekilmez, 2. güne sarkıtılır iş.

Bu prodüksiyonu 1 hafta öncesinden verilen hava tahminlerine göre, hava sıcaklığının 16-18 derece olacağı verisine dayanarak, model başı 12 parça ürün olması üzerine kurduk.

Sıkıntı şu ki, hava tahmini tutmadı, otel rezervasyonları, uçak biletleri çöpe gitmesin (paraları uçmasın) diye de "bir şansımızı deneyelim" mantığıyla çekimin o gün yapılması konusunda ısrarcı davrandılar. Fazladan ürün getirdiler. Kaldı ki yağmur yağmasa bile çekmeyelim diye direttik, hem modellere yazıktı, hem çekim olması gerektiği gibi olmayacaktı, kapalı gri kapalı hava vs.. yüzünden.

Yağmur yağsa idi çekim mecburi bir şekilde ertelenecek ve bunun maddi bedelleri itinayla onlara kayacaktı. Yağmur yağmadı şanslarına ama fırtına feciydi, tsunamiye az kalmıştı.. o derece.

Gün boyunca modellere telkinde bulunarak, montlarımızla sarmalayıp, ısıtıcıların başında oturtarak adeta ahlaksızlığın önde gidenini biz de yapmış olduk.

Hatta modellerin ajansları telefonda kızlara fırça bile kaydılar "sorun yaratmayın, çekime devam edin" diye...

Keşke yağmur yağayaydı da çekim erteleneydi, paraları havaya saçılsaydı! Ne istedim, ama olmadı.

Çünkü günlüğü 700-800 $'dan kiralanan (araba kiralama gibi oldu ama başka telaffuzu yok şimdi) modellere, bu rakamın %40-30'u veriliyor, kalanı ajansın. Bu hep böyle, genel olarak zaten sinir bozucu ve sinir bozucu bu döngünün içindeyim, parçasıyım. Ama bu sefer bana çok dokundu. Biz kat kat giysiler montlarla onlara poz verdirirken onlar sabahın 10'undan akşamın 6'sına kadar cıbıl cızlak titrediler, yoruldular. Belki ceplerine kalan para, döndüklerinde kaçınılmaz olarak yakalarına yapışan hastalığın tedavisine gidecek.

Neticede çok rahatsız bir şekilde döndüm oradan. Vicdan azabı, içsel çatışmalar, pişmanlık, adam gibi "hayır olmaz" diyememek... Kaşla göz arasında modellere "arıza çıkartın, poz vermeyin" diye ayar verememek!

Parayı veren düdüğü çaldı,
İnsan; etten bir obje oldu
Onur; yalnızca bir isimdi.


Bende ölmemek için uyum sağladım yine. Çünkü medeni yaşamda hayatta kalmak için yapılması gerekenler malesef, ilkel yaşamda yapılabileceklerden daha zor. 

Kapitalizmin köpeciği oldum yine.

Mutsuzum. Çok hemde. 



5 yorum:

  1. Benzer bir durum en azından sonuçta bıraktığı his aynı olan bir iş yapıyorum hergün saydığım paralar ve bir yanda bir saat sonra üç kuruşa çalışan insanlara 'hakkınızı isteyin zam yapılsın, çok var para iyi de kazanılıyor' diyemeden saymak saymak saymak:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu aralar çok takığım yalnız ben bu konulara. Hatta dün akşam eşime dedim ki; "keşke amerikan filmlerindeki gibi global ölçekte bir felaket yaşansa da, insan nüfusu minimalize olsa ve modern hayattaki tüm enerji kaynaklarımızı, teknolojik gücümüzü kaybetsek. En azından bir 200-250 yıl alsa yerine yenilerini koymak ve bu süreçte yanlışlarımızı telafi etsek".

      Bu istek biraz dünyayı tüketmek ve doğal kaynaklarımızı telef etmekle alakalı bir istekti ancak böyle birşey olursa insan neslinin ideolojik açıdan da daha düzgün çoğalmaya başlayabileceğini düşünüyorum.

      Düşünüyorum işte öyle.. :))

      Sil
  2. "insanın dini imanı para olmasın"
    tek cilti 800 küsüt sayfa olan 3 ciltlik Das Kapital'in özeti olmuş bu cümle.

    "Güney" antalya ise, evet çok zamansız. bu günlerde tam gaz bahar yaşıyoruz:)
    Emekçi mankenlere gelince, malum düzenin karakteri işleyecek de. en az zararla nasıl çıkılır bu gibi işlerin baskısından, onu kolluyoruz. Herhangibir zorlayıcı güçleri de yok sanırım ip "ibilisin elinde olunca, allah da desen yallah da desen sonuç değişmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle!

      Evimizin muhtelif yerlerinde kitaplar duruyor, tuvalette de kapital'in minik (300 küsür sayfalık) bir özeti. Bu kitabı tuvalete uygun görmemin özel bir sebebi yok, yalnız her oturduğumda okuyorum "acaba ben mi yanlış yorumluyorum bazı şeyleri" diye...

      Sil
  3. "tuvalette okumak"
    banyoda şarkı söylemek,
    yolculukta hayal kurmak,
    iş yaparken ıslık çalmak,
    yatağa girince uyku öncesi on dk. geride kalan günü değerlendirmek,
    ve sabah kalktığında sıfır kilometre ile yeni güne başlamak....

    burda hiçbirşey fire vermez diye düşünüyorum:)

    YanıtlaSil