19 Ekim 2012 Cuma

Havuçla imtihan


Mercan'a doğumundan itibaren erkek ve kız bebeklerin maruz kaldığı "kıza pembe, erkeğe mavi" sendromundan uzak tutup, turuncuya abanmamız yüzünden mi bilinmez; turuncu rengi pek sever. Çocuğun tulumundan eldivenine, arabasından eldivenine çoğu şey turuncuydu.

Sonrasında bu turuncu aşkı; diş çıkarma dönemlerinde kaşıması için eline verdiğim havuçla bütünleşti ve "turuncu & havuç aşkı" meydana geldi. Havuç halen Mercan'ın en sevdiği atıştırmalıktır. Öyle bir dönem dedesinin verdiği japon balığına havuç adını vermişti. Zaten balığı isteme sebebi de turuncu oluşuydu…

Farkında olmadan ona bu rengi kodlamış olabiliriz. Halen turuncuyu çok seviyor oluşu da aidiyet ve güven duygusuyla alakaladır büyük ihtimalle…

Geçtiğimiz ay kazıkçılığıyla tanıdığımız ev-yapı marketinde önünde havuç resmi olan birşey gördü Mercan ve onu almak istedi. Almayı istediği şey; 'Pencere önü bostanı' adıyla pazara sunulan küçük sebze-meyve yetiştirme saksılarıydı. Çocuğun içindeki bastırılmış bahçevanlık ve bir apartman dairesinin en üst katında; martı ve kargaların hışmından müzdarip bir hayat sürdüğümüz düşünülürse bu küçük isteği görmezden gelinemezdi. 



Aldık kendisini, içerisinde yazan talimatlara uyarak bir güzel ektik. Gerçi ekim esnasında fazla heyecanlandığımızdan tohumları belli aralıklarla değil, toprağın üstüne atıp sonra da toprağı salata gibi karıştırdığımızdan (havuç salatası yapıyoruz sandık bir an) tohumların bir çoğu üst üste veya dip dibe gelmiş oldu. Ama zaten o saksıdan 10 cm'in üzerinde yemelik bir havuç elde edemeyeceğimizi bildiğimden çok takılmadım tabi…

Aradan 1 ay geçti.. Sabah akşam pencereye yapışıp "havuçlarım büyümüş mü" diye çılgına dönen Mercan'ın merakını biraz olsun gidermek için dün akşam havuçlara bir göz atma sözü verdim. 

Evet havuç yetişmiş.. Tabi ki taş çatlasın 2 cm boyutunda ve Mercan'a göre tanımlanamayan bir cisim formunda. "Bu havuçmu şimdi?" demeden kendini alamadı çocuk.. Hakkı vardı.




Bende onları topraktan çıkarmak konusunda biraz erkenci davrandığımı kabul edip derhal çıkardığım havucu toprağın içine geri daldırdım ve özür diledim kendisinden. 

Kısacası havuçla imtihanımız biraz buruk geçti. Hatta bir ara Mercan'ın buna bayağı bozulduğunu hissettim.. Gerçi küçük bir saksıda ancak bu kadar yetişebileceğini söyleyince hak verdi ama o çıkarıp kütür kütür yiyebileceği bir havuç bekliyordu işte.. :)

Sonra "bari robotlara bakalım" dedi.. Gittik robotlara… O da ne? Turuncu bir robot! Dün akşamın en güzel şeyi Nihan'dan gelmiş oldu.. Kendisine sevgilerimizi iletiyoruz :))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder