23 Ekim 2012 Salı

Özgür Düşünce Hareketi


Turan Dursun, Bahriye Üçok, Aziz Nesin, Fazıl Say, Sevan Nişanyan…

Aklıma ilk gelenler oldu. Turan Dursun evinin önünde öldürüldü, Aziz Nesin yakılmak istendi, Fazıl Say sosyal medyadaki söylemleri ve paylaşımları yüzünden yargılanıyor, Sevan Nişanyan'ı ise öldürmek isteyen öfkeli bir güruh mevcut.

Bu insanların ortak özellikleri ateist olmaları ve din aleyhine söylemlerde bulunmaları. Ancak herhangibir din değil, özellikle islamiyet ile ilgili söylemleri yüzünden. Dünya üzerinde diğer dinlerle ilgili de benzer söylemlerde bulunan insanlar olmasına rağmen kişilerin canına kasıt söz konusu olmayışı da islamiyet dininin farklı açılardan incelenmesine sebep.

Geçtiğimiz aylarda Muhammed'i konu eden, hatta alay eden ucuz maliyetli, geyik amaçlı bir Amerinan prodüksiyonunu film diye itelediler. Tüm islam alemi adeta kudurdu. Özellikle Mısır ve Libya'da anormal şekilde artan tepki kanlı olaylara sebep oldu.

Bu olayda veya yukarıda ismini andığımız kişilerin konu edildiği olaylardaki ortak özellik de "dine hakaret" oldu.

Benim nezdimde dine hakaret; ayan beyan "ulan ne boktan dininiz var" demeyle başlayıp yaratıcı bir üslupla devam eden söylemlerden ibaret olabilir. Fakat olayların hiçbirinde böyle bir düstur gözetilmemiş olması akla tek bir şeyi getiriyor doğal olarak. İslam dinine mensup kişiler çok alıngan ve buluttan nem kapacak hassasiyette, ayrıca en kritik kelimeyle kalpleri kırılacak, inançlarını yitirecek kadar duygusal ve içsel devinimler yaşayan kişiler.

Bu dinini kendi içinde yaşayamamanın veya kendi inançlarının kendini tatmin etmeyeşinin; tüm toplumun kendisi ile aynı dini kurallar ve ahlaki değer olduğu farz edilen yaptırımlar çerçevesinde yaşamasını istemenin neticesi sanırım. Özünde aynı kara parçası üzerinde; doğmak, büyümek, yemek, uyumak, sevmek, üzülmek gibi ortak şeyleri yapabiliyorken aradan birinin çıkıp "Allah yok" demesi veya peygamberin aslında peygamberlik sıfatları taşıyamayacak kadar siyasi bir yönelimle kurnaz çıkışlar yapmış olduğunu söyleyebiliyor olması 'zinhar kabul edilemez' ve ayrıca suç sayılıyor.

Dünya'da bilim çevreleri halen "İsa gerçekten yaşadı mı" diye rahat ve sesli bir şekilde düşünürlerken, "Muhammed neyin peşindeydi" sorusu kesinlikle cana mala kasıt getirecek bir soru!

Siyasi düşünce ayrılıklarını kabullenebiliyor, gerekiyorsa kişiyle az görüşmeyi veya görüşmemeyi tercih edebiliyorsak; inanç ayrılıklarını kabullenememe durumu açıklanabilir değil.

Sorun; inanç farklılıklarına saygı gösterememekte. Bir kişi dini öğelerin tuhaflığına ve akıl almazlığına değiniyor ve fiilen suç işlemiş sayılıyorsa; dini olmayan, metafizik öğelerle işi gücü olmayan, inançsız kişilere karşı yapılan aşağılama ve hakaretler veya hor görmeler suç sayılmalı.

Malum geçtiğimiz aylarda birisi ateistler için "acil şifalar diliyorum" demişti. Ateizmi bir hastalık olarak görmek, teizmi hastalık olarak görmekten ne kadar farklı? 

Her ikisi de eşit. 

Dolayısıyla din eleştirisi yapabilmek düşünce özgürlüğünün bir parçasıdır. Din veya dinler üzerine konuşmak, bazı yönlerini, temel direklerini eleştirmek, hatta "yok" demek; şayet o dinin inananları için birşeyi değiştirmez. Onlar kaldıkları yerden inanmaya devam edebilirler. 

Bir ateiste "bak kardeşim, allah var, bu din de gerçek, gerçekten bu kitap da allahın kelamı" deseniz bir an olsun düşünüp "olabilir mi" demez. Bu söylem onun düşüncesini sarsmaz. Zaten ateist olma yolunda tüm olasılıkları mantık çerçevesinde analiz etmiş, mutlak ki kutsal kitaplar dahil bir çok kaynak okuyup taramış ve ateist olmuştur. Onun için ateizm sarsılmazken, diğeri için teizmin sarsılabilir bulunması büyük ihtimalle düşünmekten çekinmesi hatta ekseriyetle aklına bile getirmemesi gereken birşeydir.

Dünya'da ve Türkiye'de de islamiyetin yaşanma biçimi ürkütmeye başladı. 

Hani ne oldu "herkesin dini kendine" düsturuna?

Turan Dursun'u, Bahriye Üçok'u öldürdüler. Dinin kusurlarının farkına vardıkları, düşündükleri ve farkına vardıklarını paylaşmaya çalıştıkları için…

Düşündüklerini kendilerine saklamayı tercih etmedikleri için. Tarihte hangi önemli fikir düşünenine ait kalsaydı bugün bilim, teknoloji, sanat, astronomi, tıp alanında adım atabilirdik ki? Birilerinin fikirlerini kitlelere duyurmak istemesinin neresi ahlaki değerleri darmaduman edebilir?

Din insanlara, başka insanları linç etme esnekliğini sağlıyor veya ahlaki olarak bunu kendilerine sorgulatmıyorsa neye yarar ki?

Sivas ve Maraş katliamı'nı yaptırmıştır. Malatya katliamını. 
Karikatüristlere, yazarlara, sosyal paylaşımcılara dava açmıştır. Suçlu görerek hüküm giydermeye çalışmıştır… Fiziksel suçların, cinayetlerin, tecavüzlerin bile hafif birer yarayla atlatıldığı mahkemelerde!

Bana neredeyse zararı dokunabilecek, zarar vermekle tehdit eden, fikirlerimi kendime saklamam gerektiğini söyleyen bir yolun yolcusu değilim.

Şimdi düşünüyorum… Öyleyse varım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder