6 Şubat 2007 Salı

Beni mimleyenler utansın :)

Mimlenmek ne pis şeymiş yahu :)) Kiki'canım sağolsun yuvamı yıkmak isteyen kötü kadınlar misali ipliğimi pazara çıkmaya çalışmış çok Burhan gördüm seni :)))

Ama gerçekten mimlenmek pismiş, şimdi ne yazsam soru işareti olarak akşam evde bana dönebilir o yüzden bu postu yayınlamam bir kaç saatimi alabilir :)

1- Ufacık ve tefecikken (ilk okul 2. sınıf) nereden esti, biriyle iddiaya mı girdim hatırlamıyorum... Pek de vasat sayılmayan, yani en azından o zamanlar "yakışıklı erkek" statüsünde yer alan benim için, Ömer adında bir çocuğun kalem şeklindeki kalem kutusuna aşk mektubu bıraktım. Sonra bunu bulan çocuk aniden "ben seni seviyorum" moduna girdi ve her tenefüste öpüşebilmek için okulumuzun bahçesindeki eski kantinin duvarlarını aşmak zorunda aldık. Ancak mektubu Ömer'den önce başka 2 kız bulup okuduğu, tüm sınıfa "Derya Ömerii seviyoooo" diye çemkirdiklerinden bir türlü öpüşememiş, 2 hafta sonra da "bu ilişki yürümüyor" diye ama aslında -öpüşememekten- ayrılmıştık.

2- Yine ilk okul 2. sınıfta iken (herhalde bu yarım kalan aşkın intikamını almaya çalıştım sınıftan) sarı bir samanlı kağıt parçasına "Ben Kont Drakula, bu mektubu bulan ...." üç adım oraya 5 adım buraya 8 adım beriye.. şeklinde bir mektup yazmış evde kenarlarını salça ile -renklendirmiş- ve tenefüste bunu açtığım musluktan düştüğünü iddia ederek sınıfa koşmuştum. İlerleyen 2-3 hafta boyunca tüm okul bu haber ile çalkalandı. Mektubu bulan benden ziyade mektup elden ele geziyordu. Hatta fazla film seyretmiş bir arkadaş olayın büyüsüne kendini bayağı bir kaptırmış ve bu haritanın anlattığı yoldan gidildiğinde okulun bahçesindeki eski kantine (herşey o kantinde bitiyormuş ben küçükken!) varıldığını keşfetti ve bir kaç gün içeride birşeyler gördüğünü iddia etti. Salak salak koşarken düşüp parmağını yaraladı ve kanattı, sonra gidip müdür yardımcısına anlattı... Olay enteresan boyutlara ulaştı :)) Ve sonunda tabi "ben neymişim be abi" gülümsemesi yapıştı suratıma yıl sonuna kadar..

3- Hatırlamadığım bir yaşımda anneannemin buzdolabından şeker alıp kazağımın kolunun içine saklamış, sonra da evimize gidince gizli gizli yemiştim. ???!?

4- Yine ben küçükken... Babama o kadar düşkündüm ve kıskanırdım ki annemle akşam yemeğe veya gezmeye gittiklerinde hıncımdan bir süre onunla konuşmaz, sürekli tersler ve arkasından o zaman en kötüsü olduğunu düşündüğüm küfürleri ederdim..

5- Her ay babaannem emekli maaşını aldığında resmen kadına yavşardım. Her ay da kendime bir ihtiyaç bulurdum. Maaşını almadan 1 hafta önce her akşam onun evine gider, akşam yemeğine kalır, eğer haftasonu ise gece konaklar, omuzlarına masaj falan yapardım. Tüm bunları yaparkende arzuladığım şeyden bahsederdim tabi.. Eğer aklının ermediği birşeyse maaş aldığı gün gelir para verirdi :))

6- 16 yaşımdayken ilk kavgalı dövüşlü erkek arkadaşımla akşam gezmesine çıkmıştık :) Kıştı, hava sisli pisliydi.. Arabayı biryere çekti. Bir süre salak salak konuşmuş sonra da öpüşmeye karar vermiştik. Ama yine beceremedik. Tarih tekkürürden ibarettir derler ama sorun yer seçiminde galiba :)) Arabayı çeke çeke bir mezarlığın önüne çekmişiz. Hemde camiisi olan bir mezarlık. Ve cama vuran bir "dannn!" ile irkildik ki.. Mezarlığın bekçisi "gidin ulan deyyuslar" diye arabaya bişeyler atıyomuş :))


Saatlerimi almadı :))

6 yorum:

  1. :))))))))))))))))))))))))!!!!
    süper eğlendim gerçekten benden aşağı kalır yokmuş:)
    bir kez daha tam adamını mimlediğimi düşünerek sana ve bebişe KOCAMAN sevgilerimi gönderiyorum!!!
    teşekkürler!!!
    bu arada favorim ilk itiraf:))))))))

    YanıtlaSil
  2. Ben didim sana birimizin anısı hepciğimizin anısı diye :))

    YanıtlaSil
  3. hahaa çok komikmiş cidden..
    2.cisine çok güüldüm,nasıl bir yaratıcılık bölee,keyifle izlediğine eminim^-^ Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. süpermiş deryacım,
    çok şaşırmadım aslında, tam sana göre afacanlıklar bunlar...
    mujxxx
    mrl

    YanıtlaSil
  5. Hahahaha cok hos ya! Cok sevdim blogunu bloguma koycam!

    YanıtlaSil