13 Temmuz 2010 Salı

itiraf

Aşkım, hastalanmadı aslında, hastaneye de götürmedi baban, haftasonu gelmeyecek aslında, hatta önceden de hastaneye gitmemişti hiç, hem onların hastanesi olmaz, yani olsa da ben inanmam. olur mu öyle şey, türkiye'de.. yok olmaz aşkım. ama olan oldu işte diyorum ya. o hasta olmadı. ne geçen gün, nede bir kaç ay önce, neden 3-5 ay önce... hiç hasta olmadı. baban da hastaneye götürmedi!

üzgünüm ama 2'dir "hastalandı baban hastaneye götürdü" diye seni atlatıp yerine yenisini koymaya çalıştık "havuç dede"nin.. yani aslında havuç dede'nin orjinali çoktan öldü annecim. neden öldüğünü de ben biliyorum ama o da bana kalsın. çok üzüldüğümü ve seni kandırmak zorunda oluşuma ayrıca gıcık olduğumu bilmeni isterim, şayet bir gün okursan bu yazdıklarımı.

Ben10'li fanusu mutfak dolabının en tepesinde. Ama bu kez yenisini alıp yerine koymak gelmiyor içimden. Şimdi "öldü" desem, soru soracaksın. Aslında ne sorduğun sorudan ne vereceğim cevaptan korkuyorum veya bunları anlatmaya üşeniyorum. Sadece daha 3 yaşındasın, sana "ölüm"ü anlatmak istemiyorum. Biraz daha gizemli bir sır perdesi dolansın o kelimenin üzerinde. Az daha bilmeyiver, havuç dede'de hastaneden bir türlü gelememiş olsun. Ne olsa hayat yine günlük bir öğreti ile çıkartacak karşımıza ölümü, doğumu....

Ne kadar basit anlatmaya çalışırsam çalışayım.

Küçücük aklınla, kocaman hayal gücünle duvara çarpmış pinpon topu gibi savrulursun boşlukta.

onun için...

tekrar özür dilerim oğlum. sen üzülme diye. ama sanırım sen üzülme diye bu akşam yeni bir havuç dede alıp gideceğim eve :(


1 yorum: